2024 All Rights Reserved.

Toprak Ana Yatağan'dan sesleniyor: Kıymayın efendiler

 

3 bin yıla dayanan bir geçmişi var bölgenin... Ellerinizle toprağı kazısanız tarih çıkıyor... Köylüler binlerce yıldır kara toprağın örttüğü kadim uygarlıkların üzerinde tarım yapıyor...

Doğanın büyük bir lütfu... Birinci sınıf tarım arazisi diye geçiyor kayıtlarda topraklar... Hani “adam diksen biter” derler ya... Öyle verimli bir alanda hükümet yeni maden ruhsatı için düğmeye basmış... Hacıbayramlar, Hisarardı, Taşkesik, Kırık köyü, Yeşilbağcılar, Turgut... Bölge insanı “Kayırlı Ovası” diyor bu cennet topraklara... Fıstık, mısır, buğday, arpa, zeytin... Meyve bahçeleri... Büyük ve küçükbaş hayvancılık... Doğup büyüdükleri topraklarda hâlâ tarım ve hayvancılıkla geçimini sürdüren, ata toprağını terk etmek istemeyen binlerce insan, hükümetin bölgeyi maden sahası olarak görme ısrarına tepkili...

‘Hesap verecekler’

Kazım Erol’u buluyorum... Bölgenin “deniz feneri” gibi... Ankara’da alınan kararları takip edip köyüne dönen ve halkı uyandıran, örgütleyen bir misyonu var. 51 yaşındaki Erol, kuşaklar boyu Kayırlı Ovası’nda yaşayıp, üreten köylülerden. Turgut Yardımlaşma Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanlığını yapıyor: “Ben burada doğdum, dedem burada doğmuş, çocuğumu burada büyüttüm ve üniversiteye yolladım” diyor... “Kömür ocaklarını hiçbir zaman istemedik. Artık halk konuşacak. Halkın istemediği hiçbir şeyi yapamayacaksınız. Sizin de hesap vereceğiniz günler gelecek” diye tepkisini dile getiriyor.

Meslek odaları tepkili

ÇED aşamasında olan maden işletmesine, örgütlenen köylüler karşı duracak. Tınaz, Bağkaya, Yeşilbağcılar, Eskihisar’da yemyeşil toprakların kuruması, sularının kirlenmesi bölge insanının hatırasında acı bir iz bırakmış. MUÇEP, AYÇEP, Muğla Barosu, Muğla Tabip Odası, MUSKİ, Menteşe Belediyesi gibi kurumların temsilcileri de halkın yanında yer alıyorlar. Santralin ve besleyen kömür ocaklarının bölgede neden olduğu sağlık sorunlarına, ekonomik ve ekolojik yıkıma dikkat çekiyorlar...

Ankara’dan bakarak Muğla’nın verimli toprakları ve üzerinde yaşayanlar ile ilgili karar verenler, Meclis’te parmak kaldırmadan önce bölgeye mutlaka gelmeliler... Yeni maden ruhsatı kararı yaklaşık 6 bin insanı etkileyecek. Tüm ekonomik sıkıntılara rağmen topraklarında huzurla yaşamak isteyen köylüler, Yatağan Termik Santralı’nın genişlemesi için hazırlanan projeyi hükümet kabul ederse başka kentlere göç etmek zorunda kalacak. Muğlalılar, yaşama, insana, toprağa, bölge halkının hatırasına saygı bekliyor.

Tarlada çalışırken buluyorum onu... Turgut köyünde yaşayan Tayyibe Demirel başörtüsü ile alnındaki teri silerek, “Hayatında bir tek zeytin ağacı dikmeyenler, bizim gibi toprakta sabahtan akşama deşinip de alın teri dökmeyenler, nasıl olur da bizim adımıza karar verirler” diyor...

Nâzım’ın Kuvayi Milliye destanından çıkmış gibi bir kadın Tayyibe Demirel. Yaşadığı toprağa gözü gibi bakan, onu bereketli kılan ve kötülüklere karşı koruyan... Muğla’nın kırsalında sıkça selamlaştığım aydınlık yüzlü kadınlardan.

“Cehennem çukuruna çevirdiler güzelim köylerimizi. Burada mutluyuz biz. Diğer köylerimizin bomba atılmış gibi yok edilmesine izin vermeyeceğiz” diyor. Köylüler Ankara’dan kurdun, kuşun nasiplendiği zeytini, inciri, cevizi korumanın, hayatı korumakla eşdeğer olduğunu anlaması bekliyor.