2024 All Rights Reserved.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin duvarında büyük harflerle yazıyor: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Kan dökerek, can vererek yazılmıştır o yazı...
Kadim bir milleti ortaçağ karanlığından, kul olmaktan, cehaletten kurtarmanın sihirli formülüdür...
Egemenliğin padişahlara, sultanlara, tek adamlara değil millete ait olduğu, Türk ulusunun göğsüne, geleceğine kazınmıştır.
Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk, milli egemenliğin ilan edildiği günü ülkemizin yarını olan çocuklara armağan etmiştir.
Atatürk, millet egemenliğini, babaları kurtuluş mücadelesinde şehit düşen on binlerce öksüz ve yetim çocuğa emanet etmiştir.
Büyük önderin, başı kabak, ayağı çıplak Cumhuriyetin çocuklarına sonsuz bir güveni ve sevgisi vardı...
Annesiz, babasız çocuklara tüm ulusu seferber edip sahip çıkarak, onlara, savaşla kazanılmış en büyük armağanı sunarak cumhuriyetin kimsesizlerin kimsesi olduğunu göstermiştir.
Dün, Alev Coşkun’un gazetemizin orta sayfasında muhteşem bir yazısı vardı. Cumhuriyet’in bu özel sayısını kaçıranlar için üzgünüm...
“Meclis gerçektir, gerçeklerin en büyüğüdür” başlıklı yazıda Atatürk’ün milli iradeye nasıl saygı duyduğu, onu var etmek için ordu kurmadan önce Meclis’i nasıl oluşturduğu, tarihi belge ve tanıkları ile anlatılıyordu.
Meclis, millet egemenliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelidir. Bugün onu zaafa uğratanlar, 100 yıl sonra tek adam rejimi ile ülkeyi idare etmeye çalışanlar hem dış politikada hem içerde yaşanan büyük sıkıntıların baş sorumlusudur.
Dünya açlık tehlikesini tartışıyor. BM Dünya Gıda programı, yeni tip koronavirüsün dünya genelinde açlık çeken insanların sayısını 2’ye katlayacağını duyurdu!
Açlık çekenler dile kolay, 135 milyondan 265 milyona ulaşacak...
Dünya çocuklarının ortak tek bayramı 23 Nisan haftasında gelen veriler korkunç... 5 yaş altındaki 17 milyon çocuk yetersiz besleniyor. 75 milyon çocuk ise gıda eksikliği nedeni ile kısa boylu...
Virüs sonrası değişim önce tarımsal üretim ve gıdada başlayacak. Her ülke kendi kendine yetmenin çabası içinde olacak.
CHP’li belediyelerin Ege’de tanık olduğum projeleri, Türkiye’nin önünde bir umut ve dönüşüm modeli olarak yükseliyor. CHP lideri KemalKılıçdaroğlu’nun gururla anlattığı kırsal kalkınma ve yoksullara doğrudan yardım modelleri karşılık buluyor.
Büyükşehir belediyeleri Muğla, İzmir, Aydın’da tarımsal destekler, köylünün kalkınması için üretilen projeler, üreticiden tüketiciye kurulan zincirler, toprak su analizleri, üreticiden garantili alım, tohum ve fide dağıtımı, kooperatifler, halk marketleri ve et zincirleri, topraksız köylülere toprak dağıtımı... saysak bu köşeye sığmaz... Menemen, Menteşe, Bodrum, Çiğli, Efeler, Ödemiş, Çeşme, Kuşadası, Karaburun...
Türkiye’de belediyecilik hizmetleri ile parlayan ilçeler... İktidarı korkutan, CHP’li belediyelerdeki hizmet atağı... Çünkü siyaset yerelde yapılıyor ve iktidar yolunun taşlarını yerel yönetimler döşüyor...
Milletin özgür iradesi ile seçilmiş belediye başkanlarının “terörist” yaftası ile suçlandığı günleri yaşıyoruz.
Üstelik bu ağır, haksız ve tehlikeli itham, CHP’li belediyeler halka ekmek dağıtıp, yardım götürdükleri için yapılıyor.
İki büyük kenti 25 yıl sonra kaybetmiş olmanın duygusu ile başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olmak üzere, CHP’li başkanlara FETÖ’cü, PKK’li yakıştırmasını bizzat bu ülkenin Cumhurbaşkanı dile getiriyor.
Oysa 10 yıl önce yargıyı ele geçirip Meclis’in kolunu kanadını kıran referandumda, AKP’nin enbüyük destekçisi o dönem adı cemaat olan FETÖ idi!
Tarihin en büyük casusluk şebekesi, AKP’nin desteği ve himayesi ile devlette hâkim olmuş, milli egemenliği savunan aydınları zindanlara atmış, devletin kozmik odasına girmiş, 15 Temmuz’da darbe girişimi yapacak güce ulaşmıştı. FETÖ ile uzaktan-yakından ilgisi olmayan CHP’li başkanları FETÖ’cülükle suçlamak...
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...