2024 All Rights Reserved.

Abdülkadir Selvi ve Saray’ın ‘gerçek’ bakanlığı!

Bu yılki resmi bütçesi 422 milyon 754 bin TL!

1000’i merkezde, 500’ü taşrada ve yurtdışında olmak üzere “kayıtlı” 1500 çalışanı var.

Devasa bir “göz” gibi Saray’ı rahatsız eden haberleri takip ediyor, tekzip ve ceza davası yağdırıyor...

TRT’den Basın İlan Kurumu’na, Anadolu Ajansı’ndan CİMER’e... İletişim Başkanlığı ne diyorsa bağlı kurumlar onu yapıyor...

*

George Orwell’ın 1984 adlı romanından çıkmış gibiler...

Medyanın yüzde 90’ına hâkim olmanın gücü ile toplumun hafızasına ve hatırasına da “format” atmaya çalışıyorlar. 

En son; İletişim Başkanlığı’nın sosyal medya hesabında yer alan Fethullah Gülen’i övdükleri tüm paylaşımları geriye dönük olarak tek tek sildiler...

TRT dizilerinin içeriğine müdahaleden seçim akşamları devletin ajansının yaptığı manipülasyonlara kadar yeni rejimin iletişim operasyonları tek bir akıldan yönetiliyor...

AKP’nin yeni, çarpıtılmış tarih ve haber üretme politikasının aygıtı durumundalar...

*

Ünlü yazar Orwell’ın kahramanı Winston da totaliter rejimin “Gerçek Bakanlığı”nda çalışıyordu... Bakanlığın görevi; tarihi kayıtların silinmesi, tarihi olayların rejimin istediği şekilde çarpıtılması, kahramanların hain gibi anlatılması, hatta geçmişte yazılan ve yeni rejimi rahatsız eden haber ve makalelerin yeniden yazılarak arşivlenmesiydi!...

İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un bu kitapta çok şey bulacağından eminim...

*

Türkiye’de durum Orwell’ın yarattığı hayali ülkenin de ötesinde...

Kitaptaki “Gerçek Bakanlığı”nın karşılığı gibi görünen İletişim Başkanlığı’nın işini, Saray’a bağlı gazeteciler kolaylaştırıyor...

Son örnek, Abdülkadir Selvi’nin eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezüella ziyareti ile ilgili kaleme aldığı yazı!...

Hatırlayın; Sedat Peker“Erkam Yıldırım, Venezüella’ya uyuşturucu trafiğini yönetmek için gitti” iddiasında bulunmuş, Binali Yıldırım ise oğlunun bu ülkeye hayır işlemek için, test kiti ve maske götürdüğünü söylemişti... 

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi, büyük bir gazetecilik başarısına imza atıp o tarihlerde gümrüklerden bu malzemelerin geçiş yapmadığını ortaya çıkardı...

Peki, iddia ettikleri gibi test kiti ve maske götürmediyse Yıldırım, Venezüella’ya neden gitti? Sedat Peker gerçeği mi söylüyordu?

Kamuoyunda bu soru yankılanırken Saray’ın büyük gözü hemen devreye girmiş olmalı... Abdülkadir Selvi, köşesinde akıllara durgunluk veren bir gerekçeyi kaleme aldı... Selvi’ye göre Yıldırım, maskeleri ve test kitlerini bavulunda taşımıştı!

Sözün bittiği yer... Yani, Erkam Yıldırım bavuluna Covid-19 testi ve maske doldurup Atlas Okyanusu’nu aşarak 10 bin km uzaklıktaki Venezüella’ya yardım için gitti öyle mi? 

Bir bavul dolusu hayır işi için...

Suç örgütü lideri Sedat Peker “doğru söylüyor” demiyorum, Binali Yıldırım bu iddiayı reddetti... “Bizimle uyuşturucuyu yan yana getirmek en büyük hakarettir” dedi... 

Savcıların araştırıp aydınlatması gereken bir iddia... Ama ziyaret sebebini “Covid yardımı” olarak açıklayıp sonra “malzemeleri bavulda götürdü” demek insan zekâsına hakaret...

*

İletişim Başkanlığı’yla organik bağı olan gazeteciler var mı? Bilmiyoruz... 

Selvi gibi iktidarın yanlışlarını savunayım derken trajikomik duruma düşen birçok gazeteciye tanık olduk...

“Kabataş yalancıları” hâlâ köşe yazıp programlara çıkabiliyor...

*

Masamda duran İletişim Başkanlığı’nın maliyet tablosuna ve George Orwell’ın sayfaları ağarmış “1984”üne bakıyorum...

“Saray’ın gerçeği” için Fahrettin Altun 422 milyon TL harcıyor...

Düşünün;

Yolsuzluklarda “devletin gerçeği” için mücadele eden Sayıştay’ın bütçesi ile aynı...