2024 All Rights Reserved.
Bugün Türkiye; Cumhuriyet tarihinin en önemli tercihini yapmak için sandık başına gidiyor.
Söylenecek her şeyi söyledik, yazdık, anlattık...
Dileğimiz sandıktan çıkacak sonucun toplumsal birliğimize ve ulus bilincimize zarar vermemesidir.
***
İnsanlık tarihi savaşlar, katliamlar, acı ve gözyaşı ile dolu...
Ama insanoğlu umut etmekten vazgeçmiyor... Çünkü umut; ilk insanla birlikte genetik kodlarımıza kazıldı...
İnsanı yaşatan ve var eden umuttu...
Umut, Pandora'nın kutusunda saklıydı:
Yunan mitolojisinde; tanrılar tanrısı Zeus, kendisinden ateşi çalıp insanlara veren Prometeus'u ve insanoğlunu cezalandırmak ister. Bunun için Pandora adında bir kadın yaratır. Pandora tanrıların yarattığı ölümlü ilk kadındır...
Zeus bir gün Pandora'ya bir kavanoz verir ve kapağını ne olursa olsun açmamasını söyler. Aslında Zeus, Pandora'ya verilen merak duygusu nedeni ile onun tersini yapacağından emindir... Yani kapağı açacaktır...
Zeus'un düşündüğü olur ve merakına yenik düşen Pandora sırlı kavanozun kapağını açıverir. Bir anda etrafa insanoğlunu yıkımlara uğratacak kötülükler ve hastalıklar yayılır... Pandora telaş ve korku içinde kavanozu kapatmaya çalışsa da, salgın hastalıklar, savaşlar, sömürgecilik; ego, kıskançlık, bencillik gibi insanoğlunun sonunu getirebilecek tüm duygu ve felaketler dışarı çıkmıştır.
Pandora kapağı kapattığında kavanozda sadece umut kalmıştır.
***
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü 2014 yılı raporunda dünyada her 9 kişiden birinin aç olduğunu belirtiyor. Afrika'da 4 kişiden 1'i kronik açlığın pençesinde. Açlık çeken 3 kişiden 2'si Asya kıtasında. Geçmişe oranla iyiye gitse de çözümü olan bu insanlık ayıbı politikacıların basiretsizliği nedeni ile çözülemiyor!
Memleketimizde de yetersiz beslenme ve açlık sınırında milyonlar yaşıyor...
Bizler insanoğlu için de umudu aramalı, sorgulamalıyız... evrenin ve insanlık tarihinin sonsuz sayılabilecek serüveninde; yaşadığımız zamanın "bir an" bile olmadığını, mekanımızın, koca dünyanın bir toz zerresi gibi kaldığını unutmayalım...
Pandora'nın kutusundan çıkan kötülükler, dünyayı kendi sonuna doğru sürüklüyor... Umut ise; acının rüzgarlı göğsünde, ipi dikenden bir uçurtma gibi süzülüyor... İnsanoğlu elleri kanasa da umudun ipini bırakmıyor...
***
Türkiye'de de geniş kesimlerin elleri kan içinde... Umut edebildikleri kadar hayal kuruyorlar... Hayal bedava... Trenlerde, otobüslerde, sokaklarda mutsuzluk yüzlerden akıyor:
Siyasetçiler halkı unutmuş... parası ve arkası olanların demokrasisi, hukuku ve adaleti... yoksulluk yaratan yolsuzluklar... bölücü/radikal terör, FETÖ ve karşı devrim... eşitlik ve kardeşliğin karşısında emperyalizm... savaşlar, yeni dünya düzeni, tek dünya devleti...
Tüm bu tartışmalar yaşadığımız dönemin ve yurttaşı olduğumuz ülkenin en önemli sorunları arasında. Bizim için dünyanın merkezi memleketimiz ve çözülmesi gereken en acil sorunlar da bizim sorunlarımız.
Her insan, kendini dünyanın merkezinde görür. Çünkü dünya; insanın yaşadığı, kavradığı ve gördüğü kadardır...
***
Referanduma gidiyoruz. Bu akşam sonuçlar netleşecek... Kutuplaşarak karpuz gibi yarılmanın eşiğindeyiz... Koltuğun, makamın, gücün esiri insanlar ülkesi...
Bir gün; evrenin milyarlarca yıllık döngüsünde, hem çok önemli, hem de zerre kadar değerli olmadığımızı anladığımızda; bazı şeylerin önüne geçmek mümkün olabilecek.
Dünyanın Sultan Süleyman'a da kalmadığının farkına varmalıyız...
Bugünü yaşarken geçmişi bilmeli, Türkiye'yi tartışırken dünyayı algılamalı, ağaca bakarken ormanı görebilmeliyiz...
İnsanlığın ortak sorunları var. Kendimiz için çözüm üretirken dünyaya da ilham verebileceğimizi unutmamalıyız... Türk ulusunun yazgısını değiştirirken, ezilen halklara ilham ve umut veren Atatürk gibi...
***
Bugün sandığa gidiyoruz...
Sonuç ne çıkarsa çıksın birbirimize sarılmalıyız...
Umut, Acının Göğsünde belki ama; ansızın da doğabilir...