2024 All Rights Reserved.
Memlekette emperyalizmin kucağında bir "solculuk" yürütülüyor!
Ermenilere soykırım yapılmıştır demek solculuk,
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmak faşistlik,
Atatürk'ü anmak ve izinden gitmek ise; burun kıvırılan, demode bulunan bir neogericilik!
Tüm kazanımlarını Atatürk Türkiyesi'ne borçlu olan liberal büyük sermayede de aynı hastalığı görüyorum. Muhafazakar, Siyasal İslamcı çevrelerde de aynı şekilde...
Batı'nın etki ajanları tarafından doldurulan TV ekranları, bu zehri yavaş yavaş toplumun tüm kesimlerine enjekte ediyor. Liberal solcular da Atatürk'ten rahatsız! Siyasal İslamcılar da...
Neden biliyor musunuz? Çünkü bunların ipleri aynı hokkabazın elinde...
Bir de sözde Ermeni soykırımı iddiaları var...
"Tarihimizle, geçmişimizle barışalım" gibi sihirli cümlelerle, emperyalist zokayı Türkiye'ye yutturmaya çalışıyorlar.
Siyasette aklı karışanlar, yolunu şaşıranlar için Ermeni meselesi ile ilgili Orhan Çekiç'in kitaplarını tavsiye ediyorum. Orhan Hoca, hayatını bu meselenin aydınlatılması için vakfeden nadir tarihçilerden... Dr. Mehmet Perinçek'in de yine sözde soykırım iddiaları ile ilgili çok değerli çalışmaları var.
Türk tarihçilerimiz; Batılılar "yanlı", "taraflı" bulmasınlar diye, Rus, İngiliz ve Amerikan arşivlerinden faydalanarak sözde soykırım yalanını defalarca çürüttüler.
Bakın Orhan Çekiç ne diyor; "Ermeniler tehcirin gerçekleştiği 1915 yılını milat olarak kabul ediyorlar. Oysa 1915'ten önce 35 ilimiz, 35 yıl boyunca Ermeni teröristler tarafından yakılıp yıkıldı. Dış güçlerden aldıkları kuvvetle Doğu Anadolu'da taş üstünde taş bırakmadılar. Sadece 1915'te Ermeni teröristler tarafından katledilen Osmanlı tabası Türk/Müslüman sayısı 525 bindir. Üstelik, sindirme ve taraftar kazanmak amacıyla terör faaliyetlerine önce Ermenileri öldürmekle başladılar".
Ermenilerin sözde soykırım tarihi ilan ettikleri 24 Nisan'dan önce, 11 Nisan'da Van işgal ediliyor. Van'lı Ermenilerin içeriden, Erivan Ermenilerinin dışarıdan getirdikleri güçlerin isyanı ile Van düşüyor. Orhan Çekiç 85 bin kişinin yaşadığı Van'da büyük bir katliam yapıldığını, nüfusun 1500'e düştüğünü söylüyor!
Ermeni soykırımı iddiası nasıl "sözde" ise, Türkiye'de bazı romantiklerin solculuğu da "sözde"... Solculuk, emperyalizmin oyuncağı olmak değil, ona direnmektir!
NAMUSLU OLMAK...
Anarşizm, Komünizm, Sosyal Demokrasi, Merkez Sol, Merkez Sağ, Liberalizm, Muhafazakarlık, Faşizm... Farklı "şiddet" derecesindeki siyasal akımlar, herkesi kendini tanımlamaya mecbur bir iklim yaratıyor...
Tüm bu akımların tarihsel, ekonomik, sosyolojik dayanakları olsa da, ben kendimi, herkesin kendince tarifini yaptığı bu kavramlardan her hangi birine ait hissetmiyorum.
Dünyada iki tip insan vardır diyor Cemil Meriç... Namuslular ve namussuzlar...
Namuslu olmak; yaşadığın vatanı sevmek, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmaktır.
Namuslu olmak, üretmektir... Ülkenin kaynaklarını yine ülken için kullanmak, ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamaktır.
Namuslu olmak; açlığa, yoksulluğa, yoksunluğa savaş açmaktır. Tek bir yoksul kalmayıncaya kadar çaba harcamak, tüm çocukların geleceğini kendi çocuklarınınki gibi düşünebilmektir...
Namuslu olmak, herkesin organik ve iyi beslenmesi için mücadele etmektir.
Komşusu açken tok yatmamaktır. Paylaşmaktır... Savaşa karşı barışı savunmaktır...
Yazın yaz meyvesi, kışın kış meyvesi yemektir, doğaya, canlı yaşamına saygıdır...
Kendin için istediğini başkası için de isteyebilmektir...
Namuslu olmak; hakça bir düzeni savunmaktır. Eğitimden, sağlığa memleketin tüm çocuklarına eşit koşullar için çaba harcamaktır.
Namuslu olmak bilimin izinden gitmektir...
Namuslu olmak, özgürlükleri savunmaktır. Hukuk devletini sağlamak, hukukun üstünlüğüne inanmak, yargı karşısında Başbakan da olsan tüm yurttaşlarla eşit seviyede olmaktır.
Namuslu olmak yönettiğin halka yalan söylememektir...
***
İftira atmayacak, zulüm etmeyecek, yolsuzluk, hırsızlık yapmayacaksın...
Namuslu olmak demokrasiye ve onun tüm kazanımlarına inanmaktır.
Türkiye'de namuslu olmak; Atatürk'ü sevmek, vefalı olmak, ona saygı duymaktır...