2024 All Rights Reserved.
İmam - cemaat hikayesini bilirsiniz...
Başbakan Binali Yıldırım'ın HAYIR'cıları terörle ilişkilendiren açıklamasını duyunca parti tabanında bu vahim söylemin yaratacağı etkiyi düşündüm.
EVET'çiler ve HAYIR'cılar olarak toplumu kutuplaştırmak, ateş çemberindeki bir ülke için yeterince tehlikeliyken, yangına benzinle gitmek gibi...
Binali Yıldırım "Evet diyoruz çünkü Hayır'ı teröristler söylüyor" söyleminden vazgeçmedi.
Yıldırım; "PKK Hayır diyor, FETÖ Hayır diyor, bu durumda biz Evet diyeceğiz" diyor...
Evet'i açıklayamamanın acziyeti içindeler.
Çok basit bir soru yöneltelim: "Anayasa değişikliği memleketin hangi yakıcı sorununu çözüyor?"
Yanıt: "Hiçbirini..."
Peki, neden ısrarla topluma dayatılıyor?
Çünkü Saray kendi "siyasal güvenliğini" ve çıkarlarını memleket sorunlarının üzerinde görüyor.
***
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ile Muğla'dan yayındayız.
Öncesinde cennet turizm bölgelerinde nabız yokluyoruz.
Bodrum başta olmak üzere turizmciler perişan.
Toplumun bir numaralı sorunu terör, ikincisi ekonomik bunalım!
Suriye'nin ötesinden gelen şehit cenazeleri yürekleri dağlıyor, vatandaşın aklında sorular: "Neden oradayız, ne zaman bitecek diye?"
Kucaklaşmaya en çok ihtiyaç duyulan dönemde referandum hançeri kahvehanelerin gündeminde. Başbakan'ın Hayırcılara terörist yakıştırması eleştiriliyor.
Ve anketler... yüzde 51 ile 56 arasında Hayır çıkıyor...
AKP, belki anketlerden çıkan sonuçların paniği ile nefret söylemine sarılıyor.
Oysa hançeri derine saplamaktan öte değil bu üslup... Oy kazandırması da mümkün değil!
CHP'li Tezcan sakinlikle karşılıyor Yıldırım'ın açıklamasını, "Aslında şaşırmadım ama biz asla bu dili kullanmayacağız" diye ekliyor...
"Evet diyenler de Hayır diyenler de bu ülkenin yurttaşlarıdır" diyor.
İçten ve samimi konuşuyor... Asıl bölücülüğün yeni anayasa girişimi olduğunu, referandumu toplumu çatıştırarak geçirmeye çalıştıklarını belirtip, 7 Haziran ile 1 Kasım arasında AKP'nin terörden iktidar devşirdiğini hatırlatıyor.
***
Binali Yıldırım MHP lideri Bahçeli'nin de katkısı ile kendilerini milliyetçi bir çizgiye çekmek ve referandum sürecinde evet'çileri millici, hayır'cıları ise gayrı milli bir algıya oturtmaya çabalıyor.
Bu nedenle anayasa değişikliği ile gelecek yıkım sürecine Hayır diyen herkesin dışında; Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Ümit Özdağ ve adını sayamadığımız ülkücü camianın önemli isimlerini tarih yazacaktır. AKP-MHP oyununu bozarak, bu gizemli ittifakı dağıtarak milliyetçi tabanda ayılmaya neden olmuşlardır.
Emperyalizmin ülkemize son oyunu bozulacaksa, bu isimlerin katkıları büyüktür.
***
Hayırcı kesimi terör yanlısı göstermek düşük bir zekanın ürünü aynı zamanda.
AKP'nin kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır'dan, dört kurucudan biri olan Abdüllatif Şener'e kadar pek çok isim de "hayır" oyu kullanacak. AKP'nin içinden doğduğu Saadet Partisi de aynı şekilde...
Hatta muhalefet isterse yakın zamanda AKP'nin FETÖ'yü "devlet yaptığını", pkk ile masaya oturduğunu belgeleyebilecek durumda...
Bülent Tezcan'a soruyorum, "Bu tartışmaya girmeyeceğiz" diyor, "Çünkü AKP seçmeni de oy verirken; oy verdiği insanlar gidip bu vahim yanlışları yapsın diye vermiyor, samimiyetle oy veriyor. Samimi AKP seçmenini üzmek istemeyiz, bu ayrıştırma ve bölücülük ateşine AKP'nin yaptığı gibi odun taşımayacağız" diye ekliyor.
CHP referandum sürecinde AKP tabanına; "Tayyip Erdoğan'ı sevebilirsiniz, AKP'ye oy verebilirsiniz ama referandumda mührü Hayır'a basmalısınız" diyecek... Muhalefetin birleştirici üslubu ve "Neden Hayır demeliyiz?" sorusuna net yanıtları AKP'nin işini zorlaştırıyor.
Türk milleti küresel güçlerin Saray'a yaptırmaya çalıştığı bu tuzağa düşmeyecek.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni "parti devleti" haline getirmek en çok AKP'yi yıpratacaktır.
Yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın özeti değil mi?
Tek adama verilen krallık yetkisi eninde sonunda güç zehirlenmesine neden olacaktır.
Samimi AKP seçmeni Hayır diyerek partisini bu tuzaktan, milleti bölünmekten, ülkeyi parçalanmaktan koruyacaktır.
Sonuçta AKP'liler de Hayır'dan kazançlı çıkacak, Türkiye kazanacak.