2024 All Rights Reserved.

AKP’nin tehlikeli oyunu

Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Fazıl Say, Sezen Aksu, Tarkan, Gülşen, Genco Erkal, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Birce Akalay, Melis Sezen, Sedef Kabaş...

Sanatçılar, gazeteciler, popüler kültürün şöhretleri... Kimi lince uğradı, kimine ağır davalar açıldı, kimi evinden alınıp demir parmaklıklar ardına gönderildi. 

*

AKP eriyip giden seçmen tabanını bir arada tutmak için tehlikeli bir oyun oynuyor. 

Millet bahçesine gidenlerle konser ve festivallere gidenler arasında kültürel temelde bir çatışmanın taşlarını döşüyor. 

*

Saray, 30 Ağustos konserine giden gençlerden, müzik festivalinde eğlenen yurttaşlardan oy alamayacağını biliyor. 

Anketler küskün olan ve sandığa gitmeyecek seçmen sayısının Cumhur İttifakı tarafında dağ gibi büyüdüğünü gösteriyor. 

İktidar, kendisinden umudu kesmiş seçmenlere, konuşup tartışacakları, birlikte tepki koyacakları zemin yaratmaya çalışıyor. 

Ve elbette bunu dini söylemlerde bulunarak sözde din adına, ahlak bekçiliğine soyunarak yapıyor. 

*

Peki, kültür çatışmasını derinleştirmek, biz ve onlar ayırımı yapmak, bizim sanatçılarımız ve onların sanatçıları, bizim sporcularımız ve onların ki... diye toplumu her başlıkta kutuplaştırmak AKP’nin kaybolan oylarını geri getirir mi?

Yine anketlere bakalım, BUPAR Araştırma yazının başında saydığım isimlere yapılan baskı sürecini halka sordu. 

Bu isimlere yönelik hapis cezalarını, nefret dilini duydunuz mu sorusuna yüzde 72 oranında “Evet” yanıtı geldi. 

Evet yanıtı verenlere “İktidarın bu tutumunu doğru buluyor musunuz” diye soruldu. 

Yanıt; yüzde 39.8 evet, yüzde 60.2 hayır... 

İlk bakışta ankete katılanların yüzde 40’ının baskıyı onayladığı sonucu çıkıyor. Ancak bu soruların sorulduğu illerdeki seçmen profili yaklaşık olarak yüzde 60 oranında Cumhur İttifakı’ndan yana... Yani fotoğraf göründüğünden farklı. 

AKP’nin, yüzde 60 oy aldığı seçmenin yarıya yakını nefret dilini, ötekileştiren, kutuplaştıran siyaseti istemiyor. 

Cumhur İttifakı son seçimde oy aldığı seçmeni artık ikna edemiyor.

*

Son olarak Gülşen’in tutuklanması ile devam eden gözdağı da sorulmuş ankette. Tutuklamayı doğru bulanların oranı yüzde 10!

Saray seçmenin bu uyarısını görür mü? 

Senin sanatçın benim sanatçım, senin gençliğin benim gençliğim kutuplaştırması; devletin milli güvenlik kurumlarına girer ise askeri ve polisi de ayrışmaya götürürse tüm ülke yaşanacak enkazın altında kalır!

AKP bu tehlikeli yoldan bir an önce dönmelidir.

*

Bu yazıyı yazdığım sırada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir açıklaması düştü sosyal medyaya...

“Gençler, size sesleniyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Gelecek aylarda her türlü provokasyona maruz kalacağız. Ne olursa olsun kavga etmeyeceksiniz, inançlısı inançsızı, imam hatiplisi, şortlusu, başörtülüsü... Kim olursanız olun, ortak noktanız gençliğinizin çalınmasıdır” dedi...

Kılıçdaroğlu gençlere, kavga etmeyin, birbirinize düşmeyin, barışı koruyun mesajı verdi. 

Seçim yaklaştıkça toplumsal huzurun ve barış ikliminin ne kadar değerli olduğunu anlayacağız. 

Saray’ın imamları siyasete zorlaması, Erdoğan’ın Kütahya’da “2023 taarruzuna hazır mıyız?” diye halka seslenmesi, AKP’li bakanların her konuşmalarına dini ifadeler eklemesi...

Ortalama zekâda olan, vicdan sahibi herkes o ağızlara bu ifadelerin yakışmadığını görüyor.

AKP seçime doğru, kutsalları siyasete malzeme yaparak toplumu ayrıştırarak yine sonuç alma peşinde...

Ancak bu kez Saray’daki hesap sandığa uymayacak...

(BUPAR anketinin künyesi; 27-28 Ağustos 2022 / İstanbul, Ankara, Kocaeli, Aydın, Konya, Kayseri, Malatya, Edirne illerinde demografik yapıyı yansıtan 1500 denekle yüz yüze anket yöntemi ile yapıldı.)

*

30 Ağustos büyük zaferin yıldönümü...

Her milli bayramda “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen meczubun yolundan gidenlerin hezeyanlarını izliyoruz. 

Bir avuç örgütlü kötülük, yasaların üzerinde olmanın verdiği güvenle nefretlerini kusuyorlar.

Yaklaşan seçimde sandıktan ya Atatürk Türkiyesi çıkacak ya da karşıdevrim...

Bu bayramda büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna gidip saygı defterine şunları yazmak isterdim:

“Bunca hırsızlığın, arsızlığın, çöküntünün içinde senin ışığın ve mücadele azmindir bizi ayakta tutan.

Mayısın 19’unda yaktığın bağımsızlık ve aydınlanma ateşi, emperyalizmin ve uşaklarının tüm çabalarına rağmen sönmeyecek...

O ateş içimizde... Sen yüreğimizin en derinindesin...”