2024 All Rights Reserved.
Türkiye’de daha adı bilinmezken 16 sayfalık bir araştırma dosyası ile kapak yapmıştık...
Çok değerli gazeteci Ümit Zileli ile 2003 yılında Nokta dergisini çıkarıyorduk.
Kapağın konusu devletin denetim birimlerinden elime ulaşan ilişkiler zinciriydi...
Belgeler, ünlü para sihirbazı George Soros’un Türkiye’de kimlerle; hangi STK’lerle, işadamları ve akademisyenlerle işbirliği yaptığını anlatıyordu...
***
“Demokrasi” vaadi ile ulus devletlerde “sivil darbeler” yapan Soros’un ipliğini pazara çıkaran araştırmam büyük yankı bulmuştu.
Zehirli Sarmaşık başlığı ile anlattığım “sivil darbecilerin” arka planını daha sonra “Sivil Örümceğin Ağında” adlı muhteşem bir eser ile taçlandırdı araştırmacı yazar Mustafa Yıldırım...
O dönem Soros’un Türkiye’de Açık Toplum Enstitüsü, Helsinki Yurttaşlar Derneği vb. birçok STK’yi finanse ettiğini belgeleri ile yazmıştım.
Yine o günlerden iki isim... Osman Kavala ve Can Paker... Soros’un örümcek ağı örgütlenmesinin Türkiye’deki en önemli ortaklarıydı...
Ve bugün...
Kavala, 1000 günü aşkın hapiste... Soros bağlantıları da hatırlatılarak bir nevi “ajanlıkla” suçlanıyor. Tutuksuz yargılanması mümkünken hapis yatması, giderek daha yüksek perdeden hak ihlali olarak değerlendiriliyor.
Soros’un yakın dostu ve Osman Kavala ile aynı mönünün müdavimi Can Paker ise Erdoğan’ın yanı başında...
***
Paker, AKP ilk iktidar olduğunda Kamu Yönetimi Reformu’nun planlayıcılarından biri...
TSK’ye “demokratik denetim” getirilmesini, askeri vesayet ile mücadeleyi, milli bayramların “çağdışılığını”, andımızın okunmasının “zararlarını” Erdoğan’a fısıldayan isim...
Ulus devlet ile sorunlu zihniyet... Nerede? Saray’da...
***
Herkeste bir merak... AKP’nin “yeni anayasa kazanı” ne doğuracak diye...
Geçen günlerde yazdım, Erdoğan’ın yeni anayasa çalışmasının mutfağında Can Paker de var...
Anayasa kazanından demokrasi, ulus devlet, hukukun üstünlüğüne dair bir sonuç çıkmayacağı kesin...
Yasaları “engel” gören, anayasayı tanımayan, adalet tanrıçası Themis’in elinde tuttuğu terazisi sürekli olarak yandaşların lehine tartan, kılıcını muhaliflerin üzerine salan, demokrasiyi sadece kendi amaçlarına hizmet için kullananlar ile anayasa yapılamaz...
CHP’li belediyelerdeki hizmetler, AKP’nin kâbusu haline geldi.
Çünkü uzun yıllardır ilk kez, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerin alınmasının etkisi ile “CE HA PE zihniyeti” seçmenin hizmet kantarına taşındı, vitrine çıktı...
Pandemi sürecinde yurttaşın derdine derman olan, kısıtlı olanaklarla yerelde çok iyi bir sınav veren yerel yönetimler, halkta “CHP iktidar olursa başarır” algısını oluşturuyor. Genel Merkez ise yereldeki yükselen algıya ayak uydurmakta zorlanıyor. Bunda günlük politik gündem yoğunluğunun etkisi olsa da CHP’den daha “uyarıcı” siyaset bekleniyor...
***
Ünü sınırları aşan Ekrem İmamoğlu’nun siyasi kampanyasını hazırlayan Necati Özkan ile konuşuyorum. “Türkiye’de geniş kitleler Tanzanya halkı kadar aç ve yoksul” diyor..
“Cumhur İttifakı gerginlikten besleniyor, gündemi açlık ve yoksulluktan başka konulara kaydırıyor” diyen Özkan şu tespiti yapıyor:
“Cumhur İttifakı eriyor ancak muhalefet, iktidarın eridiği oranda yükselmiyor...”
Siyasal iletişim uzmanı Necati Özkan, sihirli sözcüğü “cesaret” olarak nitelendiriyor...
***
Yerel yönetimlerin hizmetleri ile ilgili söylenecek çok şey var...
İsmi partinin önünde giden belediye başkanlarının başarı hikâyeleri ders niteliğinde...
Cumhur İttifakı’nın erimesinde yerel yönetimlerin payı pek konuşulmasa da ben altını çizeyim: İktidar bu seçimde de yerelden yükseliyor...