2024 All Rights Reserved.

Bahçeli ‘Andımız kararını’ ortağında aramalı..

Ne oldu da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Andımız ile ilgili “yasaklansın” kararını aldı?

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi ne oldu da iki yıldır bekletilen karar, bir anda raftan indirildi?

Bahçeli, kararı bir bomba gibi görüyor ve milli birliğe vurulmuş darbe, bir operasyon gibi değerlendiriyor...

Peki, bombanın pimini kim çekti?

Türkiye’de yargının nasıl siyasallaştığını, iktidarın daha doğrusu Saray’ın güdümüne nasıl girdiğini, bu kadar önemli bir kararın “birilerine” sorulmadan alınmasının neredeyse imkânsız olduğunu bilmeyen var mı?

Danıştay’ın “Andımız”ın okullarda okutulmasını yasaklayan kararı, Cumhur İttifakı’na değil, Millet İttifakı’na yönelik bir hamle gibi görünüyor.

Nasıl mı? Açmama izin verin...

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes “Türküm” demenin gururunu yaşıyor... 

Atatürk’ün Türklük tanımında Erdoğan’ın eleştirdiği “kafatasçılık” yok!

Atatürk’ün Türk milleti tanımında şovenizm, etnik kimlik vurgusu yok!

Ortalama zekâda herkesin anlayacağı bir yalınlıkta büyük önder şu tarifi yapıyor:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”

Bu kadar açık...

Türküm demeyi, Türk milletinin ferdi olmaktan gurur duymayı “utanç” olarak gören, ayrımcılık, kafatasçılık olarak yorumlayanlar ya cahildir ya da...

*

Peki, Andımız yasağını neden Cumhur İttifakı’na değil de Millet İttifakı’na bir bomba olarak görüyorum...

Çünkü yapılan tartışmalar yine HDP seçmenini ittifak ile buluştuğu zeminden koparmaya yönelik... 

HDP yönetimi ile aklı emperyalizmin bölücü rüzgârları ile karışmış bir kısım HDP seçmeni Türk milleti ifadesini şoven, ayrımcı olarak görüyor. 

Danıştay kararına doğal olarak tepki gösteren Millet İttifakı üyeleri ile -bilinçli olarak bölücülük yapanlar hariç- aklı karışık bu seçmen kitlesi arasında bir buzdağı oluşturma çabası var... Öte yandan karar, Erdoğan’ın bizzat şahsından HDP seçmenine bir zeytin dalı olarak da görülebilir...

İşin en acı yanlarından biri, çok önemli yüksek mahkeme kararının hukuk zemininde değil, tamamen siyasi bir iklimde tartışma konusu olması...

Hukukun kalmadığının, kurumların içinin nasıl boşaldığının da bir ifadesi.

***

Andımız yasağına AKP ant içmişti...

İktidarlarının ilk yılıydı..

Kamu Yönetimi Reformu’nu hazırlamış, bu reform paketini partilerine yol haritası yapmışlardı...

Daha önce yazdım, AKP’nin harfiyen uyduğu yol haritasının altında Can Paker’in başkanlık yaptığı TESEV vardı... Türkiye’nin bu köklü düşünce kuruluşu o yıllarda Can Paker’in uluslararası ilişkilerinin yardımıyla ciddi dış fonlar bulabiliyordu. 

Bu fonların başında turuncu devrimlerle ulus devletleri çökerten, operasyon yaptığı ülkelere “sözde demokrasi” vaat eden küresel para spekülatörü George Soros vardı. 

Yani Can Paker, Soros’un Türkiye’deki gölgesi, temsilcisi, yol arkadaşı ve fonladığı isimdi. 

Paker, TESEV’i, AKP’nin bir danışma organına dönüştürmüş, vakfın siyaset üstü çizgisini yerle bir etmişti.  

Soros fonları ile hazırlananan ve AKP’de Erdoğan ve yönetimin önüne konulan Kamu Yönetimi Reformu’nun başlıkları arasında bilin bakalım ne vardı?

“Andımız”ın okullardan kaldırılması!

“Sivilleşme” adı altında AKP’ye verilen yol haritasında; ulusal bayramların çağdışılığından, stadyumlardaki törenlerin diktatörlük rejimlerini çağrıştırdığından, bu törenlerin kaldırılması gerektiğinden, asker uğurlamalarının “militarist” olduğu, insan odaklı sivilleşme ruhuna uymadığı eleştirilerinden... T.C. ifadesinden, alt kimliklerden... 

AKP’nin harfiyen uyduğu ve uyguladığı maddeler Soros fonları ile hazırlanan reform taslağının içindeydi...

Hani, Türkiye’ye “Sizin en iyi ihraç malınız, ordunuzdur” diyen Soros!

Devlet Bahçeli Sorosçu diye, bin günü aşkın tutukluluğu cezaya dönüşen Osman Kavala’ya yüklenirken, Erdoğan’ın halen yanı başında duran suflörü Can Paker’i görmüyor...

Andımız neden kaldırıldı ve nereye bakmamız lazım, anlatabildim mi?