2024 All Rights Reserved.
Ölümlere alışmayacağız, terörü içselleştirmeyeceğiz!
Ve bu zihniyetin yeni anayasa projesine "hayır" diyeceğiz.
Ne ilgisi var demeyin,
Açmama izin verin;
Kumpas davaları ile TSK'da yapılan tasfiye,
Medya operasyonları ile yazılı ve görsel basının yandaş hale getirilmesi,
Aralarında benim de yer aldığım "sakıncalı" gazetecilerin merkez medyadan uzaklaştırılması, işsiz bırakılması, yaptığımız her girişimin baltalanması,
Siyasette Atatürk Türkiyesi'ne bağlı, ulus devlet savunucusu isimlerin kapı önüne koyulması...
Her biri büyük oyunun köşe taşları.
Türkiye Cumhuriyeti; onu kuran felsefenin, aklın tasfiyesini yaşıyor.
***
Yine çocuklar yetim kaldı,
Anneler, babalar, eşler sevdiklerini toprağa vermenin büyük acısını yaşıyorlar,
Ulus olarak yastayız.
İstihbarat zafiyetleri, elek olmuş sınırlarımız, 13 bombalı saldırıda yitirdiğimiz yüzlerce canımız, her gün şehit haberleri...
ve hâlâ koltuğunu koruyabilen siyasetçiler/bürokratlar!..
Büyük resme bakalım;
IŞİD şehir merkezlerinde, PKK etkinlik bulabildiği her alanda birliğimize, bütünlüğümüze saldırıyor.
Her ikisi de taşeron örgüt,
Her ikisi de onları besleyen emperyal güçlerin maşası,
Her ikisinin de hedefinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti var.
Türkiye bir çadır devleti değil! Teröre teslim olmaz ancak sorunu yalnızca "terör" olarak görmek havanda su dövmek olur.
IŞİD de PKK da bölgesel bir amacın sonuçlarıdır.
Bölgesel amacın adı: Büyük Ortadoğu Projesi ve Büyük Kürdistan'dır.
Sorulara devam edelim;
Büyük Kürdistan'ı kim istiyor?
İsrail ve İsrail'in güvenliği için ABD...
Son yazımda yer verdim; İsrail hem IŞİD'i destekliyor, hem PKK'yı...
İsrail sürekli tehdit ile yaşayan bir ülke. En azından kendilerini öyle konumlandırıyorlar. Ulusal çıkarları için İran-Irak-Suriye-Türkiye arasında Kürdistan'ı amaçlıyorlar.
İsrail'e "neden bunu amaçlıyorsun" diyemezsiniz, ama bu olguyu net şekilde ortaya koyup müzakere edebilirsiniz.
Çünkü çok açık; İsrail ile Türkiye'nin ulusal çıkarları bölgede çatışıyor.
İki ülke arasında yapılan son anlaşma amiyane "geyik muhabbetinden" öte değil!
İsrail'den yurttaşlarımızı öldüren terör örgütleri ve bu örgütlere verdiği destek ile ilgili somut bir adım atması beklenmelidir.
Karşılığında kendi ulusal güvenlik kaygıları ile ilgili Türkiye'nin yapabilecekleri tartışılmalıdır.
İsrail; Büyük Kürdistan amacından vazgeçirilmelidir.
***
Geçmişte ASALA, 40 yıldır PKK ile Türkiye'den toprak koparmaya çalışıyorlar.
Avrupa Birliği de, bölünmüş Türkiye'den yana...
Terör ile sonuç alamayınca Erdoğan'ı "kandırdılar", açılım adı altında bölgesel ayrışmanın psikolojik ve sosyolojik zeminini hazırladılar.
AKP ile birlikte teröristler ilk kez "masada kabul görebileceklerini" anladılar.
Şimdi bu politika değişmiş gibi görünüyor.
O halde AKP yeni anayasa yapmaktan da vazgeçmelidir!
Neden mi?
Oslo'yu hatırlayın...
***
Oslo görüşmelerinde PKK ile Türk tarafı dışında masada bir yabancı ülkenin temsilcisi vardı.
İngiltere "resmi olarak masada yoktuk" dese de İngiliz istihbaratının "moderatörlüğünde" bu görüşme yapıldı. İşte o moderatör ya da "uzlaştırıcı" diyelim; Türk tarafına 12 anayasa değişikliği önerisinde bulunduklarını açıkladı. Terör örgütü ile oturulan masada yeni anayasa gündeme gelmişti!
Duayen Hariciyeci CHP'li eski vekil Onur Öymen ile konuşuyorum:
"PKK ile Türkiye'yi masaya oturtmak çabası var. Buna şiddetle itiraz etmeli. Oslo görüşmelerinde üçüncü bir devlet vardı masada. Anayasa değişikliği önerildi. Yalnızca orada değil, yabancı düşünce kuruluşlarının çok sayıda raporu var, David Philips raporuna bakın. Türk'ü anayasadan çıkarmak istiyorlar. Yeni anayasa yabancıların işi. Türkiye'yi bu amaçla terörle terbiye etmek istiyorlar!"
Onur Öymen 2009 yılında TBMM'de bu oyunu deşifre edince büyük "rahatsızlık" yaratmıştı. O da "bir aklın tasfiyesi" sürecinden payını aldı!
***
Batı el birliği ile yeni anayasa için Türkiye'ye baskı yapıyor.
Memleket diken üstünde, patlayan bombaları ve yitirilen canları konuşuyor.
"statükocu", "Kemalist", "ulusalcı", "milliyetçi" gibi sözde "çağdışı" yaftalarla sesi kısılan, tasfiye edilen yurtseverler ise yılmadan gerçeğin izini sürüyor.
Ve ülkenin huzuru için umut ediyor...
Çünkü Nietzsche'nin dediği gibi;
"Gerçeğin dağlarına ümitsizlikle çıkılmaz".