2024 All Rights Reserved.
"Eyleme katılan şüphelilerin Marmaris'teki eylemlerinin niteliği, kararlı tutumları, her birinin özel olarak seçilmiş askerler olmaları, yanlarına aldıkları silah ve mühimmat (...) dikkate alındığında eylemin suikast amacıyla gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı..."
Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Necip Topuz'un iddianamesinden bu satırlar...
Suikast girişimiydi...
O geceyi, kendi tanıklığımla anlatan 2 yazı kaleme almıştım... Darbenin 2. ve 3. gününde Marmaris'te karanlık baskının dumanları tüterken, o yazıları da Marmaris'ten yazmıştım.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı otelde kalıyorduk darbe gecesi. Erdoğan'ın kaldığı özel konut ana binaya 500 metre mesafedeydi. Gecenin karanlığını yırtan mermileri de gördük, şehit veren polislerin "ambülans!" diyerek haykırmasını da...
Marmaris'e gelen ekibin hedefinin, "öldürmek" dahil Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu ilk yazan gazeteciyim. Çünkü baskın gecesi; polisin villanın çevresinde karartma uygulamasından, çatıştığı anlara kadar her aşaması gözümün önünde oldu.
Okurlarım ve izleyicilerim bilir; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AKP'yi eleştiren çok sayıda yazı ve programa imza attım. Sayısız dava ile boğuştum, eleştirel bakışımın hâlâ sürdüğü ortada... Ancak bu durum gazeteciliğin temeli olan; olguları olduğu gibi aktarma ilkesinden beni alıkoyamaz... Kaldı ki helikopter gürültülerine karışan otomatik silah sesleri kaldığım odanın duvarlarında yankılanıyordu...
Bu nedenle o anlarda, "bizim mahallede" sosyal medyada darbenin zamanlaması ve süreçle ilgili haklı bazı soru işaretleri dolaşırken, ben darbe girişiminin odağı Marmaris'te tanıklığımın şaşmaz terazisinde şunu söylüyordum:
"Marmaris'e gönderilen ekip özel eğitimli komandolardı ve amaçları Erdoğan'ı öldürmek dahil ele geçirmekti."
FETÖ'cü suikast timinin Marmaris'e "geç" gelmesi, darbecilerin gece 03:00'da planladıkları sıkıyönetimin TV'lerin prime time'ına ( çok izlenen saate) denk gelmesi ve benzeri bir çok soru bu gerçeği değiştirmiyor. Soruları hafife almıyorum aksine darbenin hedefindeki TSK ve iktidarın, yanıtları bir an önce açıklamasını umut ediyorum.
***
O geceyi hatırlatıyorum çünkü; Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Necip Topuz iddianamesini tamamladı... Topuz yaptığı yazılı açıklamada; bir kısım askeri personel ve kamu görevlisinin de katılımıyla ortaya çıkan eylemler sırasında Meclis'in bombalandığını, topluca katledilecek şekilde sivillerin üzerine ateş açıldığını, Marmaris ilçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast amacıyla iki şehidin de verilmesine sebebiyet veren cebir ve şiddet kullanıldığını hatırlattı.
İşte o şehitlerden birinin vurulduğu ana, "duyarak" tanık oldum; bir polisin "... vuruldu" diye haykırdığı anonsuna ve yaşanan paniğe... Şehit polisimizin adı telsiz gürültüsüne karışmıştı...
***
Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Topuz; Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast görevinin en sadık örgüt üyeleri tarafından yerine getirilmesinin de tabii olduğuna işaret ediyor açıklamasında: "Darbe teşebbüsünün en önemli basamağı olan Cumhurbaşkanına suikast teşebbüsü eylemine, terör örgütü üyesi olmayan askerleri dahil etme riskinin göze alınması beklenemez. Nitekim, şüpheli Z.K'nin Sayın Cumhurbaşkanımızı kast ederek koruma şube görevlisi polis memurlarını darp ederken 'Hani inimize girecektiniz, gördünüz mü biz sizin ininize girdik' şeklinde söylemlerde bulunması ve bir şüphelinin açıkça 'Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?' şeklindeki sorusuna diğer şüphelilerden olumsuz hiçbir cevabın gelmemesi de bu yaklaşımın en önemli delili niteliğindedir."
Demek ki; baskını yapan tim villalara girmiş ve koruma polislerini darp edecek kadar etkisiz hale getirmişlerdi. Savcının bu tespiti yine o günkü yazımı doğruluyor:
"... Ve sanıldığı gibi geri püskürtülemediler, sonuna kadar gittiler..." diye yazmıştım.
Marmaris'te çatışma sürerken Erdoğan'ın Atatürk Havalimanı'na vardığını belirttiğim yazım şöyle devam ediyordu; "Darbeci askerlerin Erdoğan'ın gittiğinden haberleri olmalı, belki aileden birini esir almaya yönelik devam ettiler operasyona; villada kimsenin kalmadığını anlayıncaya kadar..."
İddianamede de Başsavcı Topuz; "... Sayın Cumhurbaşkanı'nın kısa bir süre evvel Marmaris ilçesinden ayrılmış olması nedeniyle kendisine ulaşamadıkları, ancak burada Sayın Cumhurbaşkanı'mızı korumakla görevli olan müştekilere tehdit ve hakaretlerde bulunmaktan, şiddet uygulamaktan, onları hürriyetlerinden yoksun bırakmaktan çekinmedikleri, müşteki polislere ve müşteki Sayın Cumhurbaşkanı'na hakaret içerikli sözler sarf ettikleri..." diye devam ediyor.
***
Marmaris'teki saldırıya katılan Özel Kuvvetler ve MAK (Muharebe Arama Kurtarma) timlerinden oluşan 37 kişilik özel tim, diğer darbeci askerlerin aksine sivillere ateş açmamışlardı. Bir yandaş kanal "Marmaris'te sivillere de ateş açıldı" diye haber yapınca ben yazımda bu iddianın yalan olduğunu belirtmiştim. Nihayet Muğla Başsavcısı Topuz da iddianamesinde bu gerçeğe de yer veriyor; hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu, Marmaris'teki darbeci askerlerin polisimizle çatıştığını, iki polisimizin şehit olduğunu, sivillere ait ise araçlara ve otellere zarar verildiğini belirtiyordu.
Topuz çarpıcı bir ayrıntı daha veriyor; tutuklu suikast timinden birinin, bir başka koğuşa göndermeye çalışırken yakalattığı notta; "Maç 90 dakika, henüz bitmedi" şeklindeki sözlerine dikkat çekiyor!
Bu rövanşa izin verilmemeli. Çünkü pazarlık masasında Cumhuriyetimiz olacak. Amerikancı, karşı devrimci odakların, Cumhuriyetimizi "reklam arası" olarak gören zihniyetin suladığı bataklıkta yetiştiğini unutmayalım. Hem rövanşın karşısında duralım, hem de bataklığı rehabilite edelim.
Atatürk devrimleri ile yeşeren topraklardan din tüccarı ve millet düşmanı çıkmaz...