2024 All Rights Reserved.

Bülent Ersoy, İsrail ve AKP'nin iki yüzü!

"Din alimi" televizyonda tarif ediyor;

"namaz kılarken bütün ayak parmaklarının kıbleye baktığına, her bir parmağının yere basılı olduğuna dikkat edeceksin!"

Yüce bir dinin özünü boşaltıp, onu şekille anlatmak, şekilciliğe mahkûm etmek!

Sayısız örneği verilebilir.

Özellikle Ramazan aylarında Diyanet'e gelen sorular ya da TV programlarında konular "şekil" yönünden İslam'ın tartışılması yani havanda su dövmek değil midir?

Şekilci kişi, içinde bulunduğu boşluğu, iman ve bilgi eksikliğini abartılı yorumlar ve davranışlarla dışa vurur ve sorar:

"Hocam, sarıklı namaz kılmak, sarıksız kılmaya göre 70 kat üstün değil midir?"!

Oysa sarığın ne dinimizle, ne peygamberimizle bir ilgisi var. Namaz; kılan kişiyi; yalandan, kul hakkından, şiddetten, kötü huy ve düşüncelerden, egodan arındırmıyorsa bir gösterişten öteye geçebilir mi?

***

Şekilcilik, olduğu gibi görünmeme hali, nabza göre şerbet ahlakı, riyakârlık toplumu esir alıyor...

Bu zihniyetin organize olmuş hali ise 12 yıldır ülkeyi yönetiyor!

Cumhurbaşkanlığı iftarındaki fotoğraf ise bunun son örneğiydi... Bülent Ersoy'un Cumhurbaşkanı eşi ile aynı masada yemek yemesi yadırganacak bir durum değildi aslında...

Ancak cinsel kimliği ile tartışma konusu olan bir sanatçı ile aynı kareye girerken, aynı günün ortasında, bu kimliklerin organize olmuş kitlesine "gaz sıkmak" nasıl açıklanabilir?

 Farklı cinsel kimliklere karşı "sözde" hiç toleransı olmayan bu ülkenin, bir zamanlar en büyük ve sevilen erkek sanatçısı Zeki Müren, kadın sanatçısı da Bülent Ersoy değil miydi?

***

AKP zihniyeti bir riyakarlığın temsilidir. Bir çürümedir, toplumsal ve ahlaki yozlaşmanın, hedefe giden her yol mubah anlayışının çarpık bir fotoğrafıdır.

Büyük bir ikiyüzlülüktür.

Çünkü;

İslam dinini, her türlü sembolü ile kendine "bayrak" yaparken;

ihaleye fesattan, kamu malı yağmasına kadar yolsuzluğa bulaşan,

evlerinde para kasaları çıkan bakanlara, seçim otobüsü üstünden Rabia işareti yaptıran,

işçi ve memur alımlarında liyakat aramak yerine "bizden" tanımı ile binlerce gencin kul hakkına giren, Alevi-Sünni, seküler-muhafazakâr, Kürt-Türk gibi mezhepsel, kültürel ve etnik fay hatlarını kaşıyarak toplumu ayrıştıran, Saray'da çiftlik kurup "organik" beslenirken, millete GDO'lu ve tarım ilaçlı sebze meyveleri yediren,

ağırbaşlı ve kucaklayıcı olmak yerine, gerilimden, şiddetten beslenen,

son açıklamasında, gencecik evlatların yaşamına mal olan Gezi eylemlerini tahrik etmekten zerre çekinmeyen bir şekilci Müslümanlık ve yoz yönetimin adıdır AKP...

Bu nedenle millî silahımızın sırlarını satarken yakalanan müdür" hac parası biriktiriyordum" diyebiliyor!

Saray aklı;

özü itibari ile emperyalizme karşı bir din olan İslam'ın temsilcisi gibi kendilerini ortaya atıp, küresel çetenin bekçiliğine ve sözcülüğüne soyunmuştur!

Irak'ta milyonlarca Müslüman'ın ölümüne yol açacak "tezkereyi" en üst seviyede hararetle savunmuştur!

Bölgeyi kan gölüne çeviren, Müslüman'ı Müslüman'a kırdıran, sayısız çocuğu yetim bırakan, göçe zorlayan, ölümüne neden olan politikaların destekçisi olmuştur.

Barışı savunmak yerine savaş çığırtkanlığı yapmıştır.

En hafif yorumla Suriye'de süren kanlı oyunu uzatmıştır.

Ve Müslümanlara eziyet eden tüm bu süreçleri "İslam dünyasının yeni lideri" yakıştırması, kimliği, rolü ile yerine getirebilmiştir!

Eskilerde bir laf vardır; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

İşte Bülent Ersoy'lu iftar ile LGBT düşmanlığının aynı zihniyette yer bulması böyle bir şeydir...

Bülent Hanım belki hatırlamaz;

AKP, İsrail'in terörist ilan ettiği Hamas liderini Türkiye'de ağırlamış; "İsrail'e posta koyduk" diyerek besleme medyası şov yapmıştı...

Oysa işin aslı tam tersiydi... Hamas lideri, İsrail'in ricası ile Türkiye'ye çağırılmış ve İsrail adına Hamas ile görüşme yapılmıştı!

***

AKP zihniyetinin iki yüzü.

Dinin özü boşalırken, şekilci militanlar yetişiyor,

Toplum maskeli bir baloyu oynuyor.

Saray, Bülent'in ünlüsü ile iftar açarken, örgütlü Bülent'lere gaz sıkılıyor!