2024 All Rights Reserved.
Güveler, her ortama uyum sağlayabilen zararlılardır.
Geceleri beslenirler ve ışığa doğru hareket ederler.
Yapılan araştırmalar, geçmişte ay ışığını takip eden güvelerin ampul sonrasında yön duygularının da karıştığını ortaya çıkardı. Ampulle birlikte hareketlerinin düz çizgiler yerine dairesel hale gelmesi bilimin kayıtlarına geçti...
CHP’nin partinin üst yönetimi ile birlikte T24 yazarlarını ziyaret ettiği haberini okuduğumda doğanın her koşula uygun bu canlıları aklıma geldi.
Yıllar boyunca darbecilikle, statüko ile, çağdışılıkla suçladıkları, hatta yaşaması yerine kapanması daha iyi olur dedikleri CHP’de nasıl bir ışık görmüş ve yönlerini altı oka doğru çevirmişlerdi?
Hatırlayalım;
Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan iktidara taşınmasındaki en önemli kaldıraçlarından biri, Atatürk’e burun kıvıran liberallerdi.
Düşünce yapısı ve ideolojik kökleri itibari ile Atatürk Türkiyesi’ne muhalif Erdoğan’ın, birikimlerini ve yaşam koşullarını Atatürk’e borçlu liberallerden destek alması bir tezat gibi görünse de değil...
Liberallerin tıpkı güveler gibi, kimsenin duymadığı sesleri duyma özellikleri ve manevra kabiliyetleri, kendilerini kamufle etme becerileri Erdoğan ile birlikte uyum içinde yol almalarının nedeniydi.
Onlara Erdoğan’ı fısıldayan, emperyalizmden başkası değildi.
Türkiye’ye karşı kurulan büyük tuzakların tamamında CHP’nin “zeytin dalı” uzattığı liberal sakilliğin izlerini gördük.
Atatürkçüleri hedef alan Ergenekon davasında, Türk ordusunu çökertmeyi amaçlayan Balyoz, Ay Işığı gibi sözde darbe planlarında, OdaTV kumpasında, FETÖ’nün algı operasyonlarında; AKP’nin avukatı, yazarı, işadamı, STK’si, gazetecisi onlardı...
Açılımların değişmez isimleri, Saray’ın akil insanlarıydılar.
Cumhuriyet tarihini; Atatürk’ü ve kurucu kahramanlarını hedef alarak siyasal islamcılarla birlikte iftira yağmuruna tutan, karşıdevrime uygun, uydurulmuş yeni tarih yazmaya çalışanlar da onlar değil miydi?
Saray yönünü nereye çevirirse oraya dönüyorlardı. En ballı maaşlarla, en yüksek makamlarla AKP’li yılların keyfini çıkardılar.
Erdoğan bunları kullanılmış bir mendil gibi bir kenara bıraktı.
Şimdi CHP’ye akıl ve yön vermek gibi bir sürecin içindeler... CHP’deki iktidar ışığı ampulden güçlü yanmaya başlayınca dairesel hareketlerle yeni nurlarına doğru kanat çırpıyorlar.
Peki CHP’nin bu “akla” ihtiyacı var mı? Elbette yok...
“AKP’ye karşı birlik olmalıyız” planı liberallerle yakınlaşmanın bir gerekçesi olabilir. Ancak bu plan; CHP’nin Atatürkçülüğünden, antiemperyalist duruşundan, tam bağımsız, aydınlanmacı mücadelesinden ve özellikle kurucu değerlerinden taviz vererek uygulanmamalı.
Türkiye’nin 100 yıl önce olduğu gibi bugün de Kuvayi Milliye ruhuna ihtiyacı var ve CHP bu mücadelenin önderi konumundadır.
CHP, başkalarına benzemek yerine kendisi gibi olmalı, kompleks yapmadan, ilkelerinden ödün vermeden ışık saçmalıdır. CHP’nin etrafında toplanacak olanlar bu ilkelerin pusulasında yönlerini bulmalıdır.
AKP ile geçen karanlık yıllar boyunca her türlü baskıya rağmen Atatürk’ten yana, kurucu değerlerden yana, aydınlanmadan yana tavır koyanlar; yani işadamlarından STK’lere, gazeteci, sanatçı, spor camiasına kadar aydınlanma devriminden yana olanlar, CHP yönetiminin birinci halkasını oluşturmalıdır.
CHP kurumsal olarak da bu insanlarla omuzdaş olmalı ve bunu gizleme ihtiyacı duymamalıdır.
“Devrim kendi çocuklarını yer” misali aksi bir görüntü partinin değişmez seçmen kitlesinde hayal kırıklığına neden olacaktır.
Erdoğan, uçağında liberalleri de, omurgasızları da, eski Mao’cuları da kabul etti. Ancak siyasal islamcı bazı isimlerden hiç vazgeçmedi ve en yakınında tuttu. Fesli Meczup’u hatırlayın... Partisini merkeze oturtmaya çalışan Erdoğan, siyasal İslamcı ve Atatürk düşmanı bu ismi ziyaret etmekten hiç çekinmedi!
CHP’ye de;