2024 All Rights Reserved.

Erdoğan Bayraktar ve AKP içindeki kazan...

AKP, rant üretiminde, Cumhuriyet tarihinin en “başarılı” yapılanması, partisi, iktidarıdır...

Özelleştirme yolu ile milli güvenlik, ulusal çıkar gözetmeden ne varsa satıldı...

Tarım alanı, mera, ova, deniz, orman dinlemeden “beton ekonomisi” ile milyarlarca dolarlık rant alanları yaratıldı...

Daha önceki hiçbir iktidarın, cesaret edemediği için hayal de edemediği satış ve pazarlama süreci yaşandı!..

Ancak bu büyüklükteki rantın bir de dağıtım sorunu vardı...

İlk yıllarda yandaş (vakıf, dernek, cemaat bağlantılı şirketler) ve yanaşma (TÜSİAD’a bağlı bazı büyükler) sermaye arasında paylaşım süreci bir dengede götürüldü. Sermaye sahipleri süreçten, iktidardan, ekonomiden memnundu...

Özellikle 2007 seçimlerinden sonra denge yandaşlar lehine hızla bozuldu...

Orta ölçekli market işi yapanlar, devasa enerji, gayrimenkul şirketlerinin sahibi oldular...

Yeni süper zenginler ligi oluştu... AKP’nin yarattığı rantın kazananları aynı zamanda ormanlara, kıyılara yapılan villaların, lüks rezidansların da alıcılarıydı...

Halka yabancılaşan iktidar paydaşları ve onların çevresindeki dar bir çember... AKP içinde bu “dar çemberden” rahatsızlık duyanların sayısı hiç de az değil...

Dün sosyal medyaya yansıyan bir paylaşım bunun açık örneği...

17 /25 Aralık soruşturmaları sırasında istifa eden eski Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, sosyal medya hesabında şu ifadeleri kullandı:

- Biz ilçe teşkilatlarında çalışarak, elektrik direklerine bayrak asarak partili olduk.

- Sonunda mancınıkla atıldık. Siz ise zekânız, eğitiminiz ve babanız sayesinde bizlere horozluk yaptınız.

- Şimdi ise “parti”nizin başındasınız. Tıpkı ateşin üstündeki kazan gibi. Hadi bakalım, hadi!

AKP içinde kazan kaynıyor... Oylar eridikçe, partide “hep kazanmaya odaklı” isimlere yönelik tepkiler daha görünür olacak...

***

Aşı, aracı meselesi...

Avrupa aşı olmaya başladı, bizde hâlâ tartışması sürüyor...

Aşı olalım mı, olmayalım mı?

Pfizer-BioNTech mi olmalı, Çin aşısı mı?

Memleket olarak aşının bulunduğuna sevinemedik, çünkü hükümetin süreci kötü, kapalı, şüpheli yönetmesi toplumda soru işaretleri ve güven iklimini büyük ölçüde etkiledi... Öyle ki yapılan bazı anketlerde “aşı olacağım” diyenlerin oranı yüzde 40’lar civarında kaldı! Yurttaşlar kendi yaşamları ile ilgili bir karar aşamasında ve akıllar böylesine karışık!... 

***

Almanya, Yunanistan, Romanya, Hırvatistan, Slovenya, Macaristan, Polonya, Çekya, Slovakya ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nde Pfizer-BioNTech aşıları için kollar sıvandı...

Türkiye’ye gelmesi beklenen Çin menşeli aşılar için papatya falları açıldı. 11’inde gelecekti, sonra 28’i beklendi... Nihayet gümrüğe geldi ve iki gün gümrükteki bekleyişin ardından bugün sınırlarımızdan giriş yaptı!

İlk aşılar geldi nihayet ama bu kez de gümrükte hangi koşullarda bekletildiği tartışma konusu...

Aşıların belli derecelerde saklanması gerekiyor...

Fotoğraflara göre bekleme alanında böyle bir soğuk hava önlemi görünmüyor... Alın size yeni tartışma konusu; acaba bu aşılar bekletilirken bozuldu, mu bozulmadı mı?

Hayatımızla ilgili karar vereceğiz ve ortada devasa soru işaretleri yaratan bir beceriksiz yönetim var!

***

Çok güvendiğim bilim insanları ile yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuç şu: Çin aşısı ya da Avrupalı... Başta risk grubundakiler olmak üzere mutlaka aşı olmalıyız. Virüsün bedenimiz üzerinde bırakacağı olumsuz etkiler, aşılardan kaynaklı yan etkilerin çok ötesinde...

Faz 3 çalışmaları, -tüm aşılar için- yeterli zaman olmadığı için tamamlanamadı. Bu nedenle bilim insanları da ancak 6 ay ile bir yıl sonrasında aşının etkileri ile ilgili net yanıtlar bulabilecek.

Hangi aşıyı olmalıyız sorusu için malesef seçeneğimiz yok... AKP 50 milyon doz Çin aşısı ile birlikte 1 milyon doz AB menşeli aşı aldı. Bu da tercih seçeneği bırakmıyor...

Fahrettin Koca’ya ve hükümete sorular...

- Pandeminin başından bu yana gerçek rakamları toplumdan ve bilim insanlarından neden gizlediniz? 

- Türkiye’yi Çin aşısına mecbur bıraktınız... Neden? 

- Aşı temininde aracı firma olmayacağını açıklamıştınız... Ancak gümrükte bekletilen aşı kutuları üzerinde Keymen ilaç firmasının adı yazıyor. CHP’li Murat Emir bu firmanın aracılık yaptığını iddia etmiş, bakanlığınız yalanlamıştı... Peki, şimdi ne diyeceksiniz? 

- Keymen ilaç şirketi kimlerin? Bakanlığınız ve hükümetiniz ile ne gibi bağları var? Neden çok sayıda şirket arasından Keymen İlaç Şirketi aşı sürecine dahil oldu? Bu firma getirdiği aşı başına komisyon alacak mı? 

- Aşıların söz verdiğiniz tarihte gelmemesinin, bu firma ile bir ilgisi var mı? 

- Çin aşısına alternatif yaratmadan, tüm ülke insanını bu aşıya mecbur bırakmanızın firma bağlantıları ile ilgisi var mı? 

- Sayın Fahrettin Koca... Bakanlığınızın ilk döneminde size karşı duyulan büyük güveni ışık hızı ile kaybettiniz. Bu erozyonda sorumluluğu kendinizde mi görüyorsunuz? Size rağmen hükümetin aldığı kararlar mı kötü yönetim sürecinde etkili oldu? 

Yukardaki sorulara açık yanıtlar vermenizi, insan ve toplum hayatı ile doğrudan ilgili karanlık bulutları dağıtmanızı bekliyoruz...