2024 All Rights Reserved.

Gazeteciliğin yalnızlığı

Atilla Taş da tutuklandı ya…

Türkiye'de darbe tehdidi ortadan kalkmış demektir!

Hazır elinize darbe mürekkebine bulanmış baskı/sansür mühürünü almışken,

Parmakla sayılacak kadar azalan bağımsız medyayı da susturun…

Milli birlik-beraberlik çağrınız, eylemlerinize ne kadar uyuyor? Sorgulamanız gerekmez mi?

Yalnızca Saray aklı ile düşünenler "milli birlikçi", itirazı olanlar "darbeci" ilan edilebilir mi?

Atatürkçü, yurtsever, emperyalizme karşı çıkan insanlar; FETÖ'nün; Ergenekon, Balyoz, OdaTV gibi kumpas davalarında üzerlerinde büyük bir devlet baskısı hissetmişlerdi… Çünkü devlet demek, FETÖ demekti!

Şimdi devlet FETÖ'den temizlenirken düne kadar bu terör örgütünün baskısı altında olan insanların rahatlaması gerekmez mi?

Demokrasi diyen, hukukun üstünlüğü diyen, Atatürk diyen yurtseverler/milliyetçiler/ulusalcılar neden FETÖ'nün devlet olduğu dönemdekine benzer bir baskıyı omuzlarında hissediyor?

Abartılı mı buldunuz?

SÖZCÜ Gazetesi'ne bakın… FETÖ soruşturmasına dahil edilmek isteniyor.

Akılla, mantıkla bağdaşır bir yanı var mı?

SÖZCÜ'nün Necati Doğru'dan, Uğur Dündar'a, Yılmaz Özdil'den, Bekir Coşkun'a… hangi yazarına bu yaftayı yapıştırabilirsiniz?

Sözcü'den FETÖ çıkarmak, şapkadan tavşan çıkarmak gibi…

Halk bu ilizyonu yutmaz.

***

Darbe girişiminin ardından yazdığım bir değerlendirme yazısı nedeniyle ben de AĞIR CEZA'da yargılanacağım.

Mahkemeye etki etmemek adına detayına girmeyeceğim, yazımdan bazı cümleler alıntı yapılarak suç işlediğime kanaat getirilmiş…

Nereden bakarsanız benim için ağır ceza… Hayatını karşı devrimle mücadeleye adamış, kalemini yalnızca gerçeğin mürekkebi ile doldurmuş, bedeller ödemiş bir gazeteciyim…

Çok değerli ağabeyim, Yılmaz Özdil ile karşılaştık.

Durumu anlattım;

"Yalnız değilsin" dedi… Sözcü'ye yapılan baskılardan söz etti. Açılan soruşturmalardan… Moral vermek içindi. Aslında en iyi Yılmaz abi bilirdi yalnızlığı…

"Yalnız değilsin…" Boşlukta asılı duran bir camdan küre… gerçekliğin duvarlarında parçalanıyor.

Yalnızız aslında… Toplumun balık hafızasında, gündem bombardımanında bir "ah"tan, "vah"tan ibaret…

Yalnızız; muhalif siyasetçilerin bile doğruluğumuza "ayar" olduğu bir yalnızlık…

***

Atilla Taş'ın tutuklanma nedenine bakın;

"Örgüt hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek."

Nasıl yapmış bunu Atilla Taş? İfadesinde; "Sosyal medyada çok takipçisi olduğunu, Meydan Gazetesi'nden teklif geldiğini, Atatürkçü olduğunu belirttiğini, ancak gazetenin bunu sorun yapmadığını, işsizlik nedeniyle teklifi kabul ettiğini" söylüyor.

Türkiye'de iktidara itiraz edenlerin ortak özelliği, başta medyada olmak üzere; "işsizlik" değil mi? Açlık değil mi? Meydan Gazetesi benzer teklifi işsiz başka bir gazeteciye yapsaydı benzer bir yanıtı almaz mıydı?

***

FETÖ'nün itibar cellatları, hedef göstericileri, iftira odakları, medya uzantıları yargılanıyor. Kumpas davalarından yıllarca hapis yatanların acıları ile dalga geçecek kadar gaddarlaşan kalemşörler bedel ödeyecekler.

Onlar için dahi, "adalet" diyoruz. "Ölçü" diyoruz… Suç ve cezanın "duygulardan ve baskılardan arındırılmış" karşılığını bekliyoruz.

Tüm bu fotoğrafta Sözcü'nün ve yazarlarının yeri olamaz…

***

Adalet tanrıçacı Themis kimsesizlerin kimsesidir aslında…

Yalnızların tek güvencesi…

Kumpas davalarında istismar edilmişti… Hala kendini kurtarabilmiş değil.

Türkiye, parası olanların demokrasisi ile parası olanların adaletini yaşıyor!

Saray'da arkası olanların…

Bizim ise;

Bağımsız gazeteciler olarak;

Hem ilahi adalete hem de bunca çarpıklığa rağmen Türk adaletine güvenmekten başka yolumuz yok.

Okurlardan aldığımız güçle yürüyoruz,

Yalnızlığın dikenli, taşlı yokuşunda, çıplak ayak…