2024 All Rights Reserved.
AKP açısından iki mesele eskisi gibi yürümüyor; Birincisi samimi AKP seçmeni bu kez "neden?" diye soruyor. İkincisi; Erdoğan'ın ittifak kurarken ötekileştirme siyaseti artık tutmuyor.
Önce seçmene bakalım; AKP seçim anketlerinde beklediğini bulamıyor.
Daha doğrusu Saray...
Çünkü mesele AKP'ye oy verenleri ve AKP kadrolarını çoktan aştı.
Kimse dönüp onlara sormuyor.
Onlardan beklenen sadece yukardan gelen talimatlara uymaları...
Ama bu kez farklı...
Her seçimde sorgusuz sualsiz Erdoğan'ın peşinden giden seçmen bu kez sorguluyor; "Ne istedin de vermedik?" "Ne söyledin de inanmadık?"
Dünkü dost düşman olmuşsa mesela, hemen uyum sağladı AKP seçmeni. Niye, neden diye sormadan;
Suriye ile bir iyi, bir kötü, şimdi yine iyiye gitme gayreti...
Her savrulmanın ağır faturası memlekete yazıldı!
Rusya krizini hatırlayın. "Uçağı ben düşürdüm" tavrından özür sürecine...
Yandaşlar ve medya zikzaklara uyum sağlayacaklar diye perişan oldu!
AKP seçmeni ise "Erdoğan'ın bir bildiği vardır" mazeretine sığındı.
Açılım sürecini biliyorsunuz. Kentlerimizi göz göre göre bomba mezarlığına çevirdiler.
Terörist başına, "terörist başı" demek yasaklandı! Adı; "İmralı" hatta Sayın Öcalan oldu... Selahattin Demirtaş'ın yıldızı parlayıp, Erdoğan'ı ve Apo'yu gölgede bırakınca bitti açılım. Kürtlerden oy gelmeyince yani...
Kimse sormadı "Bugün bomba yağdırdığınız teröristleri düne kadar neden şımarttınız?" diye.
Erdoğan "kandırıldık" demeyi, AKP seçmeni inanmayı tercih etti...
Fethullah Gülen olayına girmiyorum bile; Bizim yıllardır söyleyip uyardığımız, ancak Saray'ın yakın zamanda "tehlikeli" bulduğu, terörist dediği yapı ile mozaik gibi iç içe geçmişlerdi.
Şimdi arınma çabası!
Bu nedenle siyasi ayakları hâlâ dışarda...
FETÖ, AKP ile mozaik oluşturduğu için AKP seçmeni de bu yapı ile yakınlaştı. İşadamından, gazetecisine, berberinden, öğretmenine kadar AKP seçmeni iktidarın onayı ile, hatta iktidara yaranmak için FETÖ ile iş tuttu...
Sonuç; FETÖ'nün kirinin bulaşmadığı yandaş yok neredeyse.
Erdoğan yine "kandırıldım" demeyi, AKP seçmeni inanmayı tercih etti...
Ancak bu kez farklı... Dikiş tutmayan hadise burada.
AKP seçmeni tek adamlığı getirecek ve demokrasiye rahmet okutacak referandum için "neden" diye sorgulamaya başladı.
Bu seçmen grubunun içinde iktidar nimetlerinden faydalanan kesim yok.
Yani odun kömür yardımı alan, maaş bağlanan ya da ihale zenginlerinden söz etmiyorum. Samimi orta direk, hayata muhafazakar bakan, mütedeyyin kesimin bir kısmından ve gençlerden söz ediyorum.
Özellikle AKP'nin milli çıkarlarımız için vazgeçilmez olduğunu düşünen kesim; Sorguluyor ve en büyük fire burada olacak.
***
Bir başka sıkıntı Erdoğan'ın müthiş ittifak kurma becerisinde ve aynı anda ötekileştirme siyasetinde.
Bu strateji de çöküyor:
Geçmişte liberallerle, TÜSİAD'çı patronlarla, merkez medya ile ittifaklar kuran, daha sonra bu grupları bozuk para gibi harcayan Erdoğan, milliyetçi oylara sarıldı. Oysa siyaseten dün sayılacak bir zamanda, Kürt milliyetçiliği, PKK seviciliği yapan parti ile ittifak kurmuş, kader birliği yapmıştı!
Bu gerçek hafızalarda dururken; Başbakan Yıldırım'ın son açıklamaları üzücü olduğu kadar bel altı bir siyasetin ürünü.
"Hayır" diyenleri FETÖ ve PKK yanlısı gibi göstermeye çalışmak!
"Kim iddia ediyor bunu?" Yakın zamana kadar her iki terörist grup veya temsilcileri ile içli dışlı olanlar?!
Referandumda bu siyaset Saray'a oy getirmeyecek.
Seçmen; geçmiş politikaların ve özürlerin dumanı tüterken; Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Meral Akşener'in, Ümit Özdağ'ın PKK - FETÖ'nün yanında olduğu iddiasını yemez!
AKP'nin bu anlamda ötekileştirme/marjinalleştirme siyaseti çökmüştür.
Öte yandan; Erdoğan, ittifak yaptığı Bahçeli'yi "siyasi mefta" konumuna getirerek MHP tabanını etkileyememiştir.
Son tahlilde kişileri değil ülkeyi öncelik sayanların sağduyusu ile;
Hayırlı günler ilk kez bu kadar yakın...