2024 All Rights Reserved.
Bakın, bu ikinci yazım...
Gazetelerin manşetinden düştü bile...
Dünyanın hiç bir ülkesinde, bu kadar büyük bir acı, toplumun hafızasına bu kadar kayıtsız gömülemez...
Ve hiç bir ülkesinde siyaset,
bu kadar ilgisiz, sorumsuz görülemez...
***
Adana Aladağ'daki yurt yangınında kızını kaybeden anne, yoksulluğun vurduğu evinde gözyaşlarını içine akıtıyordu:
"Kızımın bir fotoğrafı bile yok" diyordu...
Sevim Köylü'ydü adı. Ortaokul öğrencisi...
15'ini göremedi Sevim...
Türkiye'nin yüreğini de yaktı giderken,
Türkiye onun yüzünü göremedi...
Bir kız çocuğu düşünün, doğmuş, büyümüş, okula gitmiş...
Tek bir kare fotoğrafın içine sığmamış...
Anne Hayriye Köylü "En acısı da bu" diyor gazeteciye...
"Kızımın bir fotoğrafı bile yok bende, sadece hocasında vardı..."
O hoca da yangında hayatını kaybetti. Fatma eğitmendi adı...
***
Sıradan bir cümle kuracağım şimdi;
bu memleket için sıradanlaşan bir cümle;
"hayata yenik başlamak..."
Sevim Köylü gibi nicesini özetliyor...
Sevim; gözlerini yoksulluğa açmıştı,
üstelik kalp damarlarından biri tıkalıydı...
7 yaşına kadar çekmiş talihsiz yavru...
Annesi ameliyat için istenen parayı dahi hatırlıyor;
"7 bin TL" diyor... büyük para!
Çaresizlik içinde bir yakınlarına rastlıyorlar hastane koridorlarında. Bir doktora götürüyor (Allah razı olsun), iyileşiyor Sevim, 7 yıl sürüyor tedavisi...
7 yaşında yüzü gülüyor...
Sevim'in babası helalleşerek her sabah çıkıyor evden.
Ağır işçi, yerin altından çıkarıyor ekmeğini...
Fakirhanede 5 kardeş, bir yaşlı büyükanne... annesi, babası hepsi 8 boğaz, bir madene bakıyor... bin 300 TL maaşa...
Sevim'in yüreğinde babasının "dönmeyebilir" kaygısı...
***
Okuyacaktı Sevim, kurtaracaktı ailesini...
çünkü ancak okumakla kırılabilir yoksulluğun beli...
Tıpkı diğer kızlar gibi;
Sema Nur, Zeliha, Gamze, Sümeyye, İlknur, Nurgül, Bahtınur, Tuğba ve Cennet...
Ve yurt müdürünün 6 yaşındaki yavrusu Sare...
Yanarak can verdiler karanlığın içinde.
Öyle bir karanlık; çocukları tarikat yurtlarına, denetimsiz evlere, odalara, adamlara mahkûm eden,
Öyle bir karanlık köylerden okulları boşaltan,
Öyle bir karanlık; Kanal İstanbul'a para bulurken,
makam otolarına, diyanetin kadrolarına, binalarına...
Zırhlı araçlara, kıtalararası uçaklara...
Para bulurken aşırılığa;
okula, yurda bulamayan ve bu memleketin yoksul çocuklarını yoksulluğun çaresizliğinde yakan...
Oysa "devlet", hayata yenik başlayan çocukların yanında olmalı önce,
ellerinden tutup kaldırmalı,
yoksulluk prangasının kilidini kırmalı,
devlet, yani hükümet, hükümetler... bu çocukların kanı ellerinizdedir...
Cumhuriyetin 10 yılında yapılanı 80 yılda yapamayanlar,
düşün bu milletin yakasından artık!
***
Bir fotoğrafı bile olmadan,
hiç yaşamamış gibi geldi göçtü bu dünyadan Sevim...
Sorumsuz sorumlular coğrafyasında...