2024 All Rights Reserved.
Saray'ın yalnızca "yolluk" masrafı 10 milyon TL...
Erdoğan'ın takdiri ile harcanan temsil ve ağırlama giderleri; tören fuar organizasyon; 31 milyon...
Su, ısıtma, elektrik kalem kalem çok dikkat çektiği için gizlenmiş; yerine tüketime yönelik mal ve malzeme alımları denmiş; 26 milyon...
Saray'ın tıbbi ve laboratuvar sarf malzemeleri için yılda; 2 milyon TL...
Küsuratları yazmıyorum onlar bile bir servet değerinde...
Saray'ın sadece temizlik gideri; 2 milyon TL...
Cumhurbaşkanlığı'nın kullandığı araçların lastikleri için 728 bin TL harcanmış. Araçların yakıtı, benzini yağı için 327 bin TL...
Personel sayısını bilmiyorum, ancak tedavi ve cenaze giderleri için harcanan para; 253 bin TL...
Saray'ın kırtasiye masrafı 1 milyon 540 bin TL,
Kuş sütü eksik sofralarda yapılan kahvaltılar, her biri organik, özel üretim; sebze meyve, et ürünleri...
Mutfak harcaması 1 milyon 216 bin TL...
Bir de "gizli hizmet gideri" başlığı altında yer alan 150 milyon TL'lik bir harcama kalemi var ki; bu yazı konusunun dışında... 150 milyon TL, 2015 rakamıydı... Saray'ın örtülü ödeneği diye biliniyor...
Sayıştay'ın 2016 yılı raporunda örtülü ödenek de örtülmüş... Yani raporda yok!
AKP Genel Başkanı Erdoğan dün teşkilatlara yönelik konuşmasında şatafattan, gösterişten uzak durun çağrısı yaptı...
Saray'da yaşayıp "gösterişten uzak durun" demek...
Saray'ın devasa masraflarını eleştirdiğimizde "Devletin en yüksek temsil makamı, ülkemizin vitrini" gibi sözler ile açıklıyor yetkililer...
"İtibardan tasarruf olmaz" diyorlar...
Bu savunmayı yapanlara ABD Başkanlarının konutu olan Beyaz Saray örneğini hatırlatıyorum;
* Hizmetlilerin maaşlarını ABD başkanlarının ceplerinden ödediği,
* Yemek masraflarını; misafirlerini ağırladıkları ve kendi yedikleri dahil ceplerinden ödedikleri,
* Kuru temizleme dahil, diş fırçasına kadar tüm ihtiyaçlarının maaşlarından kesildiği,
* Sadece resmi devlet konuklarının ağırlama masraflarının ABD halkından çıktığı ancak onun dışındaki tüm gider, masraf ve "yollukların" Başkan tarafından ödendiği Beyaz Saray...
* Kira ve elektrik dışında tüm gider ve hizmet bütçesinin Başkan tarafından ödendiği Beyaz Saray...
ABD Başkanları hafta sonu dinlenmek istedikleri Camp David'in bile ücretini ödemek zorundalar... Amerikan halkı, alın teri vergileri ile Başkanlarının keyif sürmesine izin vermiyor...
Onlar bu görev için zaten maaş alıyorlar...
Mesela Başkan'ın uçağına önüne gelen binemiyor... Resmi görevliler dışında uçağa Trump'ın kardeşi binse, first class tarife uygulanıyor...
ABD Başkanlarının yıllık maaşı 400 bin dolar civarında... Bu maaş ile Beyaz Saray'ın giderlerine zor yetişiyorlar...
Erdoğan'ın yıllık net maaşı ise 468 bin TL... Saray'ın giderleri Türk halkının vergileri ile ödeniyor...
Birileri Trump'a, giderek kaybolan itibarını kazanmak için, tasarruf yerine, lükse ve şatafata yönelmesi gerektiğini söyleyiversin...
Eyy Trump, itibardan tasarruf olmaz!...
***
Kimyasal bomba yalanı deşifre oldu...
İlk günden beri yazıyor, söylüyoruz;
Türkiye, Suriye'nin kimyasal bomba ile sivilleri hedef aldığı iddiasının üzerine düşünmeden atlayıverdi... Ya öyle değilse? diye sordum, ABD'nin kimyasal yalanlarının yeni olmadığını söyledim...
İngiliz Independent gazetesinin dünyaca tanınmış gazetecisi Robert Fisk saldırının yapıldığı Duma'ya gitti ve sosyal medyada yer alan görüntülerin çekildiği hastanede incelemeler yaptı.
Sonuç; "Bir kişinin 'gaz' feryadı ile panik yaşanmış, doktorlar kimyasal saldırıda izledikleri 'yıkama' prosedürlerini uygulamış ancak klor gazı saldırısı olmamış... Hastaneye gelenler bölgedeki topçu ateşi ve tozdan etkilenmiş..."
Kimyasal silah bahanesi Batı'yı bir araya getirdi. Rusya'ya gözdağı verildi... Ankara belki bu durumu Atlantik ile yeniden buluşmanın bir fırsatı olarak gördü...
Savaşın çocuklarının içinde bulunduğu durum bir insanlık trajedisi...
Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ; "İlla kimyasal saldırı mı olmalı, konvansiyonel saldırılarda da masumlar, siviller ölüyor" dedi...
Haklı... Bu sözler önemli; siviller, çocuklar; ister bomba ile, ister, top tüfek, kimyasal ile hiçbir şekilde hedef olmamalı!
Sayın Bozdağ, bu durumda savaşı kimlerin körüklediğine, kimlerin bu ölümlerden beslendiğine daha objektif bakmalı...