2024 All Rights Reserved.
Bab-ı Ali toplantısının konuğuydu Kemal Kılıçdaroğlu...
Bizim mahalledeki CHP'ye eleştiri modasına ayak uydurmayacağım, doğrudan gözlemimi aktaracağım:
Kılıçdaroğlu o gece tüm sorulara, açık bırakmayacak şekilde yanıt verdi...
Referandum gecesi sokaktaki tepkiyi neden büyütüp yönetmedikleri sorusunun yanıtı Türkiye'nin içine çekildiği tuzağı özetliyordu;
"Gençlerimiz ölebilirdi... AKP milisleri silahlanmıştı. Bu tür duyumlar aldık. Partideki arkadaşlarla o gece (referandum gecesi) bunu tartıştık. Çok vahim olaylar çıkabileceği endişesi nedeniyle, sokağa çıkın çağrısı yapmadık..."
Haklıydı...
O gece, bir iç çatışmanın hazırlığını yandaş tv'lerde besleme basın sözcüleri bir koro halinde dillendiriyorlardı. Yani bir anlamda toplumu bu çatışmalara hazırlıyorlardı!
Kılıçdaroğlu gençleri sokağa çağırmamakla bence doğrusunu yaptı. Ancak milletvekilleri organize olup YSK önünde sert tepkiler ortaya koyabilirdiler.
Hayır'cı demokrasi bloğu o gece; CHP'li vekiller dahil süreçte ön saflarda yer alan tüm isimleri, YSK önünde hukuksuzluğa karşı haykırırken görmek istiyordu.
Hafızalara kazınan çıkışı Ümit Özdağ yapmıştı...
***
Bab-ı Ali toplantısının en can alıcı kısmı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2019 yılı stratejisini tarif etmesiydi.
"Kapı kapı anlatmaya devam edeceğiz. Referandumda evet mührünü basanlar, ülkeye çöken karabasanı artık daha iyi anlayacaktır, bu insanları kazanacağız" diyordu...
Kılıçdaroğlu 2019 yılında Hayır'cı demokrasi güçlerinin adayının nasıl belirleneceği ile ilgili de; hiç ego yapmadan, açık yüreklilikle ipuçları verdi.
"Hayır'cı bloğun aday ismi için henüz çok erken, şu anda ortaya çıkanlar yanlış yapıyorlar" diyen CHP lideri, "Demokrasi ve hukuka inanan yüzde 50'nin ortak adayının, ortak akılla bulunacağını" söyledi.
Yani "ben" demedi!
"İlla ki ben, benden başkası olmaz!" demedi...
Kendisini işaret dahi etmedi... Tüm bileşenleri dolaşıp istişare yapacaklarını belirtti.
***
Kılıçdaroğlu'nun partiler üstü yaklaşımı beni umutlandırdı çünkü 2019 yılında seçimin ancak bir "köprü aday" ile kazanılacağına inanıyorum. Bir önceki yazımda bu köprü adayın nitelikleri ve ödevleri ile ilgili düşüncelerimi paylaştım.
Tüm partilerin; "geçici başkan" olmasından rahatsızlık duymayacağı, Türkiye'yi normalleştirip, AKP'nin hasarlarını saracak ve memleketi özgür seçimlere hazırlayacak bir isim...
İlkellik ile uygarlık arasında köprü olacak ve tüm liderlerin omuzlayacağı "geçici başkan"... Türkiye normalleştiğinde herkes kozunu sandıkta paylaşır...
Benim anladığım CHP Lideri de benzer bir yol haritası uygulayacak...
Çok eleştirilen bir konuya daha vurgu yaptı Kılıçdaroğlu; 2019 yılı hazırlığı referandumun sonuçlarını meşru kabul ettiğimiz anlamına gelmez, bu sonuçları yok sayıyoruz, mücadelemiz sürecek dedi.
Yeniçağ; özgürlük adası
Uzun yıllar merkez medyada görev yapıp, AKP iktidarı ile birlikte o mahallenin dışında bırakılan ilk gazetecilerdenim... Yolsuzluk dosyalarını ilk yazanlardan olduğum için...
O günden beri kendi özgürlük adalarımızı yaratıp, topluma gerçekleri aktarmanın çabası içindeyiz.
Korkusuz yayın yapan TV'lerin; bazılarını bizzat kurdum ve yönettim, bazılarının kuruluşunda yer aldım...
Her yeni medya oluşumu, parasızlık nedeni ile yeni sıkıntılar demekti.... ama gerçek gazeteciler için her biri; zehirli gazlar içinde bir oksijen çadırı konumundaydı...
Bağımsız medya organlarına devletin tüm gücü ile baskı kuran bir başka iktidarı Türkiye görmedi...
Yeniçağ; bağımsız gazetecilerin en değerli özgürlük adalarından biridir. Ama demokratik toplumlarda, medeni ülkelerde gazeteleri ayakta tutan aslında okurlarıdır.
Okur sahip çıktığı oranda gazete özgürleşir.
Okur isterse gazete yaşar, gazetecilik yaşar...
Yeniçağ namuslu, iyi bir gazete... Size her gün gerçekleri aktarmak için dar bir kadro olağanüstü emek harcıyor.
Yeniçağ, deneyimli ekibi nedeni ile okurunu hep doğru ve güvenilir bilgi ile buluşturuyor.
Marifet iltifata tabidir... Yeniçağ'ın her gün iki gazete kampanyasına siz değerli okurlarımızı davet ediyorum.
Yeniçağ; davasını ve kalemini satmayanların gazetesi...
"Bir gazete alırsam ne değişir?" demeyin...
Demokrasi ve özgür haberciliğin yaşaması çoban ateşleri ile mümkün...