2024 All Rights Reserved.
Hangi partiye ait olursa olsun makamlarını kişisel servetlerinin kaldıracı yapanlar hesap vermelidir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Bir belediye başkanının ağzından haram lokma inerse, o başkanı yaşatmam" sözü siyasi tarihimize geçecek bir açıklamadır.
Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasına, yıllar önce Erdoğan'ı eleştirirken söylediği şu sözü de eklemek isterim; "Ben hiç bir belediye başkanımı arayıp, 'şu ihaleyi şuna ver' diye konuşmam."
Yani CHP'de Belediye Başkanları, AKP'de olduğu gibi belli şirketlerin oluşturduğu havuzdan seçerek değil, "özgür iradeleri" ile ihaleler verdiler. Öyle ki; bazı CHP'li belediyeler, havuzcu müteahhitlerle iş bile yaptı!
***
Yolsuzluğun, hırsızlığın neredeyse içselleştirildiği, "çalıyorlar ama yapıyorlar" pespayeliğinin giderek normal sayıldığı bir toplumda, "haram lokma yiyeni yaşatmam" sözü, CHP Genel Başkanı için bağlayıcı ve "riskli" bir açıklama oldu.
Neden riskli diyorum;
Çünkü hepimiz biliyoruz, AKP'de yolsuzluk iddiaları ve belgeleri evin bacasından, kapısından, ayakkabı kutusundan taşarken, CHP'de yolsuzluğun gölgesi dahi kıyamet koparmaya yeter!
Çünkü Erdoğan ilk günden itibaren kendisine göbekten bağlı bir medya imparatorluğu yaratmayı başardı.
AKP dönemindeki yolsuzluk iddiaları ile ilgili tuğla gibi kitaplar raflarda tozlanırken, 24 yıl önce yaşanan İSKİ skandalının hâlâ konuşuluyor olması nasıl açıklanabilir?
Yandaş ve besleme medya gücü ile...
***
Giderek daha da sertleşeceği ve büyüyeceği anlaşılan "dosya savaşlarında" CHP dün yeni bir hamle yaptı.
"Diğer tüm siyasi parti liderlerine de örnek olması açısından" denilerek, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, eşi, oğlu, kızları, damadı ve dünürleri de dahil tüm aile fertleri ve yakınlarının mal varlığının ve kaynaklarının araştırılması amacı ile Meclis Araştırması açılması istendi.
Önergenin içeriğinden de anlaşılacağı gibi bir sonraki adımda, Erdoğan, ailesi ve yakınları için de benzer bir önerge verilecek gibi...
CHP'liler, liderleri Kılıçdaroğlu açısından rahatlar. Çünkü yolsuzluk olgusu ile Kılıçdaroğlu adının yan yana gelmesi bile mümkün görünmüyor.
Peki CHP'li belediyeler için de durum aynı mı?
Meselenin kötü tarafı Türkiye'de hukuk devletinden söz edilemediği için bu soruya net yanıt vermek mümkün değil! Mahkemede aklananlar için bir şey söylenemez. Ama bundan sonraki süreçte alınacak mahkeme kararları dahi tartışmalı olacaktır.
İktidarın; güdümlü müfettişler, güdümlü yargı ile istediği yerden istediği kararı çıkarabileceğini ortalama zekada her yurttaş biliyor.
Bu nedenle CHP'li belediyelerle ilgili (eğer varsa) yolsuzluk iddiaları ile ilgili hukuki kararlar inandırıcı bulunmayacak.
Mahkemeler hangi kararı verirse versin; üzerlerinde ya "iktidar gücü" ya da "siyasi operasyon" gölgesi taşıyacak.
Genişleyeceği anlaşılan bu satrançta; Kılıçdaroğlu'nun AKP'yi "ters köşe" yapmasının bir yolu var. Daha önce yaptığı gibi parti içi uzmanlardan oluşan bir heyet ile, koku gelen belediyeleri inceletir ve eğer iddialar doğru ise gereğini yapar...
AKP görevden aldığı başkanlarla ilgili devasa yolsuzluk iddiaları ortada dururken adım atmadı, yargıyı çalıştırmadı. CHP buna karşılık kendi bahçesinde, eğer var ise; gereken temizliği yaparsa; temiz siyaset çıtasını AKP'den ışık yılı kadar yükseğe çıkarır.
Haram lokma yemeyen Kılıçdaroğlu, ihalelerine müdahale etmediği belediye başkanlarına da "haram yedirmeyen genel başkan" olarak, temiz siyasetin bayraktarlığını sürdürür...