2024 All Rights Reserved.

Kilit...

Yunan gazeteleri şöyle yazsa kimse şaşırmayacaktı:

“Atina Valiliği, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıldönümü kutlamalarını yasakladı.”

*

Biliyorsunuz; Anadolu’yu işgal sözleşmesini, Atatürk ve silah arkadaşlarının mücadelesi ile yutmak zorunda kalanlar Lozan’ı imzaladılar. Lozan kutlamalarına yasağı emperyalist ülkeler getirseydi doğal karşılanırdı...

Çünkü Lozan Türklerin bağımsızlık sözleşmesidir. Öyle bir sözleşme ki şehitlerin kanı ile mühürlenmiştir.

İşgalciler, padişahın ve şeyhülislamın onayı ile Osmanlı’yı parçalayan kölelik antlaşmasının yerine bağımsız Türkiye’nin tapusu Lozan’a mecbur kaldılar. 

Dönemin işgal kuvvetlerinin ve o ülkelerin vatandaşlarının Lozan’dan rahatsızlık duyması son derece normal...

Ancak Lozan kutlamaları Atina’da değil, Yunan askerinin denize döküldüğü İzmir’de yasaklandı!

Gerekçesi; kutlamalar toplumsal ayrışma ve kargaşaya neden olabilirmiş...

Nerede? Türkiye’de!

Türklerin, teslim olmuş, pay edilmiş bir devletten tam bağımsız bir ülke haline geldiğini dünyaya kabul ettiren antlaşması, vatandaşlar arasında neden düşmanlık yaratsın?

Türkiye’de Yunan işgalinden mutlu olanlar mı var?

“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen Fesli Kadir’in takipçilerinin rahatsız olması, devleti yönetenleri neden ilgilendiriyor?

*

Düşünün, bu ülkenin kurucu anlaşması, ülkeyi yönetenler tarafından tartışmaya açılıyor...

Lozan’ın yıldönümünde Anıtkabir, -nasıl denk geldiyse?- ilaçlama bahanesi ile kapatılıyor.

Ayasofya, Lozan’ın yıldönümünde siyasi şovla cami yapılıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu; “Daha Sultanahmet Camii’ni dolduramadınız, Ayasofya’yı cami yapacak kadar istikametimi kaybetmedim” dese, olacakları düşünün. Oysa bu cümleleri AKP Genel Başkanı Erdoğan bir yıl önce söylüyor ve “geçen bir yılda ne değişti” diye kimse sormuyor...

Lozan’ın yıldönümünde hilafet sesleri yükseliyor...

Kimileri sokaklara dökülüp Atatürk Türkiyesi’nin yıkılma zamanının geldiğini ilan ediyor...

Tesadüf değil...

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş... Yıllardır tek bir konuşmasında Atatürk’e rahmet okumamış... Elinde kılıç Ayasofya hutbesinde ise ortalama zekâda herkesin anladığı gibi Atatürk’e lanet okuma cüretini gösterebiliyor. 

Kıldığı namazı, yaptığı ibadeti ve maaşını aldığı makamı Atatürk’e borçlu olan Ali Erbaş...

Yazarların köşelerini cımbızlayıp suç uyduran, gençlerin sosyal medya hesaplarında “niyet okuyarak” suçlu avına çıkan bazı yargı mensupları, halkı kin ve düşmanlığa açıkça sürükleyen Diyanet İşleri Başkanı’nın sözlerine çıt çıkarmıyor...

*

İzmir Bergama İlçe Milli Eğitim Müdürü Nuri Kiraz, Lozan için “Bize dayatılan Lozan kilidinin bir parçasını daha çöpe attık. Darısı diğer maddelerin” ifadesini kullandı.

Oysa Türkler için kilit, Lozan değil Sevr idi...

Sevr’in dayattığı esaret kilidini açan, Türkiye’yi özgürleştiren antlaşmadır Lozan...

*

AKP ile birlikte kilit;

Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet rejimine vuruldu.

Medyaya, yargıya, anayasal tüm kurumlara...

Çağdaş Türkiye’nin yarınlarına...

Çözüm, sandığa vurulan kilidi kırmaktan geçiyor. Oylara sahip çıkıldığında, seçim günlerinde zafiyet yaşanmadığında -tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi- halkın iradesi tüm engelleri aşabiliyor. 

Toplum muhalefetten, cesaret, direnç, çıkış yolu bekliyor... 

Karşıdevrimin zindanlarından, umudu çekip çıkarmasını istiyor...