2024 All Rights Reserved.

Mesele fok balıkları değil...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün yaptığı konuşmada Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u sert ifadelerle eleştirdi. Bahçeli; "İlker Başbuğ'a sormak lazım, Afrin'i siyasete alet eden kimlerdir? İş birlikçi emellere laf etmeyenler neyden gocunmuşlardır (...) Siyaset beka meselesini konuşmayacak da fok balıklarını mı konuşacak..." dedi.

Peki, İlker Başbuğ ne demişti de böylesi bir eleştirinin hedefi olmuştu?

'Zeytin Dalı Harekâtı siyasete alet edilmemeli...'

Başbuğ'un söylediği bu...

Yalan mı? Türkiye'de muhalefet tam da bu konuyu eleştirmiyor mu?

Hükümet harekât ile ilgili yaptığı her açıklamanın ucuna, muhalefet partileri ile ilgili eleştirilerini de eklemiyor mu?

Bahçeli 'İş birlikçi emellere laf etmeyenler...' diyor... İlker Başbuğ'u böyle itham etmek ağır olmadı mı?

MHP lideri, CHP için de yine tüm terör örgütlerini sayarak FETÖ, PKK... CHP'yi bu hain örgütlerle iç içe olmakla suçladı.

Bu neyin öfkesi böyle?

TSK'nın operasyonunu kimse üzerine mal etmemelidir.

Millî birliğe en çok ihtiyacımız olan emperyalist saldırıda, Türk milletinin kendini koruma refleksini kimse kendi uhdesinde görmemelidir.

Milliyetçilik de, tıpkı dindarlık gibi kimsenin tekelinde değildir.

Tüm ülkenin ortak düşüncesi Ege'den Kıbrıs'a, Suriye'den, dış dünya ile ilişkilere kadar Türkiye'nin ulusal çıkarlarının en üst düzeyde korunmasıdır. Hükümetlerin görevi bu bıçak sırtı dengeyi ehil insanlar yolu ile diplomasinin tüm araçlarını kullanarak, memlekete en az zararı olacak şekilde çözümlemektir.

Savaşta bile olsak, millî birliğe zarar vermeden yanlışları eleştirmek, olası tehlikelere dikkat çekmek sadece muhalefet partilerinin değil tüm yurttaşların ortak ödevidir...

Mesele fok balıkları değil, mesele; hükümete yönelik eleştiri yapanların TSK'ya kurşun sıkan hainler gibi yaftalanmaya çalışılmasıdır.

Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış, kumpas davasından hapis yatmış İlker Başbuğ'a gösterilen bu abartılı tepki, gelecek günlerin korku/baskı girdabının habercisidir.

***

EGE'de sular ısınacak...

Bir yıl oldu...

Ege'deki Yunan işgali ile ilgili olarak TELE 1'de yaptığım TV programlarından biriydi...

Emekli general Nejat Eslen tam şöyle bir ifade kullandı, 'Türk hücumbotları Yunan hücumbotlarından daha yüksek ve dayanıklı... Kardak açıklarında bizim hücumbotlarımız Yunan botu ile şöyle bir sürtünse, hafif çarpsa ne olur?..'

Eslen Paşa bunu söylerken, Türkiye bu 'hafif' karşılaşmayı denemeli demek istiyordu...

Önceki gece Nejat Eslen'in bu ifadesi gerçeğe dönüştü!

Kardak kayalıklarında Türk Sahil Güvenlik gemisi UMUT ile Yunan Sahil Güvenlik botu 'çarpıştı'...

Yunan botu hasar alarak bölgeden uzaklaştı.

Eslen Paşa'yı aradım; 'Beklediğimiz oldu' diyor... Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD desteğindeki PKK/PYD ile mücadele ederken Ege'den dikkatini kaçırmamalı diyerek ekliyor;

'Güneyimizde, Akdeniz'de ve Ege'deki jeostratejik ortam Türkiye'nin aynı zamanda en az iki cephede varolan savaşma yeteneğini pekiştirmesini ve iç cepheyi sağlamlaştırmasını gerektiriyor.'

***

Bakalım yandaş basın nasıl dönecek!

Besleme basın Türk adalarındaki Yunan işgalini ne kadar görmezden gelse de, İstanbul'un üç katı büyüklüğündeki vatan topraklarını ne kadar 'kayalık parçası' gibi göstermeye çalışsa, nafile...

İşgal meselesi çuvala sığacak gibi değil!

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da 'ilk kez' bu konuda konuştu... Bakın ne dedi;

'Sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz arama (Yunanistan arıyor) ve Ege'deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları uyarıyoruz. Onların da hesabını bozarız ve bozacağız...'

İşte, besleme basın için bir paradoks daha!

Bugüne kadar reddettikleri Yunan işgali ile ilgili Cumhurbaşkanı 'hesaplarını bozacağız' dedi...

Bakalım memleket gerçeklerinden kopup, Saray'ın 'aklını okuduğunu sanarak' pozisyon alan, yazılar yazan, yorumlar yapan besleme basın nasıl dönüş yapacak!

Hep söylüyorum, ülke yönetenlerin en büyük zaafı etraflarındaki yalaka ordusunun yarattığı serabı gerçek sanmalarıdır.

Sorunları görmeyip, eleştirmeyip sadece Saray'a yaranmaya çalışmanın sonu dansözlüktür.

Dansöz gazeteciler ülkeyi yönetenler için de; yarattıkları 'serap' etkisi nedeni ile tehdittir...

Liderlik uzmanı Robin Sharma'nın sözü ile bitireyim;

Büyük insanlar, kendilerine atılan eleştiri taşlarından heykeller diken insanlardır...