2024 All Rights Reserved.

Millet İttifakı’ndan beklenen...

Erdoğan yine en iyi bildiği kurguyu yapıyor...

Seçmeni kamplaştırarak, muhalefetteki çoğulculuğu tekleştirerek kararsız seçmeni kazanmanın peşinde.

Erdoğan karşısında sadece CHP ve HDP varmış algısı yaratmaya çalışıyor. Yandaş basındaki tüm haber ve programlar bu amaca hizmet ediyor.

Bu nedenle başta İYİ Parti olmak üzere, Saadet Partisi’nin, Deva’nın, Gelecek Partisi’nin çok daha görünür olmaya ihtiyacı var. 

***

Erdoğan, Millet İttifakı’nda yer alan Saadet Partisi’ne karşılık aynı seçmen yelpazesinden oy isteyen Yeniden Refah’ı yanına aldı. HDP’nin Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceği desteğe karşılık ise Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp sözde Kürt-İslam devleti kurma hayali olan Hizbullah’ın siyasi ayağı HÜDA PAR, Cumhur İttifakı’na katıldı.

Deva ve Gelecek Partisi milletvekili adaylarının CHP listelerinden gösterilecek olması, her iki partinin seçmeninde kafa karışıklığına neden oluyor. 

Millet İttifakı’nda yer alan sağ partilerin seçmenlerini konsolide etmeleri için daha büyük çaba göstermesi gerekiyor. 

Her paydaşın kendi seçmen tabanını ikna etmesi, ittifakın doğal gerekliliği değil mi? 

***

İYİ Parti ise sahayı bırakmamalı. Genel Başkan Meral Akşener’in birçok kentte peşi sıra yaptığı esnaf ziyaretleri ve o ziyaretlerden yansıyanlar bir dönem tüm dikkatleri üzerinde toplamıştı. İsim vererek haksızlık etmeyeyim, çok az İYİ Partili kurmay sahada görünür durumda. 

İYİ Parti’den, bir yandan Kılıçdaroğlu’na destek verirken öte yandan CHP ile bağı olmayan, bağ kuramayan seçmeni kendi çatısı altına çekmesi bekleniyor.  

İYİ Parti’nin, Akşener ve partisini odaklayan güçlü bir kampanya ile görünür olmaya ihtiyacı var...

Cumhuriyet hem ilkeli ve doğru haberciliği hem de olaylar ve olgular karşısında etkili yorumları ile Türkiye’nin lider gazetesi olmayı sürdürüyor. Gündemin karmaşası içinde boğulmamanız için Cumhuriyet’in özenle seçip işlediği haberler geçen haftaya damgasını böyle vurdu.

DÖVIZ KURU HALININ ALTINDA

Çorap üreticisi dostumuz aradı:

“İpliği yurtdışından bugünkü kur ile dolar vererek alıyorum. İplikten çorap yapıp satıyorum. Yaptığım üretimin piyasadan bana dönüşü -vadeli satış ve çekler üzerinden- 4-5 ay sürüyor. O nedenle fiyatlamayı geleceği tahmin ederek yapmaya çalışıyorum.”

“Peki, sorun nerede?” diye soruyorum:

“Hükümet seçime kadar kuru baskı altında tutuyor. 19 TL civarında olan doların seçim sonrası 24-25 TL olacağını hesap ediyoruz. Bütün üreticiler fiyatları gelecekte oluşacak kura göre yapıyor, aksi halde batarız...”

Boya üreten bir başka sanayici ile konuştum. “Merkez Bankası bizi baskı altına aldı” diyor. “Döviz alabilmek için döviz pozisyon açığımızı ispatlamamızı istiyor. Türk Cumhuriyetleri gibi olmaktan endişe duyuyoruz. Örneğin Özbekistan’da müşteri parasını yatırıyor ama ülkenin Merkez Bankası’nda döviz olmadığı için ödeme çok geç elimize ulaşıyor.”

Saray’ın ekonomi bilimi ile ters politikası, Erdoğan’ın ekonominin kitabını yazmaya kalkması ülkemizi felaketin eşiğine getirdi. 

İthalatçı da ihracatçı da büyük endişe içinde...

Merkez Bankası’nın dövizi düşük tutmak için sattığı 128 milyar doları kimlerin hangi kurdan alıp zengin olduğu açıklanmadı. 

Merkez Bankası bu vahim politika ile hem döviz rezervlerini kuruttu hem de ucuza döviz sattığı kim var ise onlara olağanüstü bir kaynak transferi yaptı!

Merkez Bankası’nda dövizin dibi görününce ve dolar geçici düşüşün ardından yeniden yükselişe geçince bu kez de vatandaşın elindeki dövize göz diktiler.

Kur korumalı mevduat adı altında vatandaşın dövizini TL’ye çevirip vade sonunda kurun getireceği kazancı garanti ettiler! Yani önce Merkez Bankası’nın döviz rezervi ile ardından yurttaşın döviz kaynağını kullanarak kura müdahale ettiler.

Geldiğimiz noktada halının altında bir bomba var... 

Doların ve Avro’nun fiyatlaması piyasada açıklanan rakamın üzerinde. Oyuncak, bulaşık eldiveni, pantolon ya da beyaz eşya üretip yurtdışına satan ya da ithal girdi ile yurtiçinde satış yapan tüm sanayiciler AKP’nin yoksullaştıran, üretimi cezalandıran, hayat pahalılığına neden olan ucube ekonomik politikalarına tepkililer...

***

Eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’i aradım. Şunları söyledi: “Resmi enflasyonun bile yüzde 25 olduğu süreçte dolar kuru yüzde 5 arttı. Sözde serbest piyasa ama kuru adeta sabitlediler. Bu politikayı AKP bile seçim sonrası devam ettiremez.”

Söylemez, “Sermaye kontrolüne gidiliyor gibi. Öngörülemez bir krize sürükleniyoruz” diyor ve ekliyor: “Ne borsa ne konutlar... Hiçbir varlık  gerçek değerini yansıtmıyor.”

Seçim ikinci tura kalırsa, AKP’nin kuru serbest bırakarak yurttaşa gözdağı vereceği haberleri yayılıyor. Ben buna inanmıyorum. Döviz üretemeyen, ithalata dayalı üretim modeli ile sürekli açık veren, yolsuzluk, rüşvet ve nepotizmin krallığına dönüşen, hukuk ve demokrasi askıya alındığı için yatırımcı çekemeyen bir ülke yarattılar...

Tarihi seçime haftalar kala ekonomideki sorunlar, çözümün de yol haritası...