2024 All Rights Reserved.

Muğlalılar "Ankara'da hakimler var" diyebilecek mi?

Marmaris'in Okluk Koyu'nda Tayyip Erdoğan için ikinci saray yapılıyor.

 

Bugüne kadar on binlerce ağaç kesildi.

 

Orman içinden Saray'a duble yol yapıldı.

 

Güzelim deniz betonla dolduruldu. Dev "özel" yatların yanaşacağı iskele inşa edildi.

 

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hem tatil hem de yabancı misafirleri için yaptırdığı 8 odalı misafirhane yıkıldı.

 

100'ün üzerinde odası olan Saray, tüm yan üniteleri ile birlikte hızla inşa ediliyor.

 

Bitti mi? Bitmedi...

 

Şimdi de devasa alanda kuş uçurtmamak için komşu köyler de Yazlık Saray'ın sınırlarına katılmaya çalışılıyor!

 

Milli Emlak Müdürlüğü, arazilerini, tarlalarını, konut ve işyerlerini kamulaştırmak için köylüleri çağırmaya başladı.

 

Sabah yürüyüşlerini zaman zaman birlikte yaptığımız duayen gazeteci Can Pulak ile konuşuyorum. Can Ağabey son 50 yıldır Marmaris'i yakından takip etmekle kalmıyor, Okluk'ta yaşıyor aynı zamanda... Yeni bilgiler onda;

 

"Bir felaket Tuncay... 'Cumhurbaşkanımız tatil yapmasın' diyen yok. Ama böyle mi olmalıydı? Bölgede yaşayanları üzmeden, korkutmadan, yerinden etmeden de yapabilirdi..."

 

Sazanlı, Değirmenbükü, Hırsız, Okluk ve İngiliz koyları da yazlık Saray'ın güvenliği için deniz turizmine kapatılacak!

 

Yani dünyaca ünlü mavi yolculukların durakları... Bölge turizminin can damarı doğal güzellikleri halk göremeyecek.

 

Ne için? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin yaz tatili için...

 

*

 

Dededen kalma toprakları, babadan kalma butik işletmeleri, doğaya uyumlu özenle inşa ettikleri evleri ellerinden alınacak Muğlalılara yollanan tebligatta "kamu yararı için" ifadesi bakın nasıl geçiyor;

 

"Muğla Valiliği İl İdare Kurulunun 24-10-2018 tarihli ve 10 sayılı kararı ile söz konusu taşınmazlar hakkında, Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinde kullanılmak amacıyla kamu yararı kararı alınmıştır."

 

Erdoğan ailesi ve yakın çevresinin tatili için yapılan yazlık Saray, nasıl bir kamu yararı sağlıyor, ben anlayamadım?

 

*

Can Pulak anlatıyor; "Mevcudu yetmiyor gibi 200 dönüme yakın tapulu arazinin sahiplerini çağırıyorlar. Panik halinde mal müdürlüğüne koşanlar dededen kalma toprakların alınmaması için dil döküyorlar ama sonuçta anlaşmak zorunda kalıyorlar." 

 

Çünkü tebligatta şu ifadeler de yer alıyor;

 

"... aksi halde satın alma usulü ile kamulaştırmanın yapılamaması halinde, 2942 sayılı kanunun 10. maddesi uyarınca İdaremizce ilgili mahkemeye bedel tespiti ve tescil talebinde bulunulacağının bilinmesini, Bilgilerinize tebliğen rica ederim."

 

*

 

Can Ağabey, Özal'ın da basın danışmanıydı. Bu nedenle de Okluk'u yakından bilen bir isim. Katliamın durdurulması için büyük çaba harcadı ama "atı alan Üsküdar'ı geçiyor..."

 

"Kaptan Mustafa'nın restoranı, butik oteli, Gülsüm Bacı'nın bahçeleri, rahmetli balıkçı Ali'nin evi, tarlası... İskelesine mavi yolculukların ve amatör denizcilerin tekneleri bağlanır, yolcular mütevazi otel ve restoranlarda ağırlanırdı. Halk ormanda yürüyüş yapardı. Bunların hepsi yok olacak, Cumhurbaşkanı ve çocukları bir kaç gün tatil yapacak diye..."

 

*

 

Gökova Körfezi'nin bu eşsiz cennetinde yaşanan hadise bana 250 yıl önce tarihe kazınan bir olayı hatırlattı.

 

Hikaye, Kuzey Almanya'da kurulan ve 1950'lerde tarih sahnesinden silinen Prusya Devleti'nde geçiyor...

 

Prusya Kralı 2.Frederick, Berlin yakınlarında Potsdam'dan geçerken bölgenin doğal güzellikleri karşısında büyülenir ve gördüğü araziye bir saray yaptırılmasını ister. Ancak arazi bir değirmenciye aittir ve o değirmenci dedesinden kalma değirmeni işletmeye devam etmek istemektedir.

 

Kral, adamlarının bir türlü ikna edemediği değirmenciyi huzuruna çağırır. Ve aralarında şu konuşma geçer;

 

Kral; "Arazine vereceğim para ile istediğin yerde değirmen yapabilirsin"

Değirmenci; "Siz kralsınız, istediğiniz yerde Saray yaptırabilirsiniz ama bu arazi bana atalarımdan miras. Satmayacağım."

Kral hiddetlenir ; "Sen benim Kral olduğumu unutuyorsun!"

Değirmenci; "Siz Kral olabilirsiniz ama biliniz ki Berlin'de de hakimler var!"

 

Adaletin krallardan üstün olduğunu anlatan bu hikaye tüm dünyada dilden dile dolaşıyor... Acaba 250 yıl sonra Türkiye'de Lokantacı Mustafa; " Ankara'da hakimler var" diyebilecek mi?