2024 All Rights Reserved.
Kanada’nın bayrağında Akçaağaç yaprağı var.
Yüzde 46’sı ormanlarla kaplı bir yeşil deniz...
Vatandaşın başı hep gölgede ancak kafanıza göre ağaç kesemezsiniz... Ormanı gençleştirmek isterseniz yaşlı ağaçları özenle ayıklayacaksınız...
Türkiye’de gözünü kırpmadan on binlerce ağacı kesen Kanadalı şirket, kendi topraklarında yatan altın madenini; ormanları keserek, toprağı zehirleyerek, hayatı çölleştirerek çıkaramaz!
Sömürgeleşme tam da budur...
Kendi ülkesinde bir tek ağacı kesemeyenler senin ülkendeki ormanı yok ettiler!
Üstelik onları memlekete davet eden hükümet, şirkete 865 milyon liralık bir de teşvik sundu!
Cennetin; yeşile, suya, oksijene bürünmüş hali Kaz dağlarında, nalıncı keseri çalışıyor.
Keserin sapı yabancılarda... Bu keser hep kendine yontar. Altınlar yabancı maden şirketine, taşlar ise memleketin başı kabak, ayağı çıplak yoksul çocuklarına...
Şirketin Ceo’su söyledi; “Türkler taş taşımakta çok iyi...” Üstelik TL pul olmuş, işçilik ve maliyetler ucuz...
Kendi toprağında köle olmak böyledir işte...
“Beyaz adam” kırbacı vurur, karın tokluğuna seni, sana ait topraklarda çalıştırır.
200 bin ağaca kıydılar! Binlerce yılda oluşan toprağa... Altın çıkaracaklar.
Bakanlık üzerinden giden tartışmaya bakın; aslında 13 bin 500 ağaç kesilmiş, ÇED raporunda 45 bin ağaca izin verilmiş!
Tarım ve Orman Bakanlığı, orman kesimini onaylamış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise ÇED raporunu!
Ömründe bir tek ağaç dikmeyenler, on binlerce ağacın kıyımına müsaade etmiş!
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın açıklaması daha da düşündürücü. Sadece 13 bin ağaç kesildi diyorlar... Madenin, Kaz dağlarından 40 km uzakta olduğunu savunarak katliamı onaylıyorlar!
Ormanları tapulu mülkü gibi gören zihniyete soruyorum, size bu izni kim verdi?!
Memleketin üç bakanlığı birleşmiş Kanadalı şirketin önünü açmış!
Doğayı katletmek ulusal çıkarımıza değil. Şirketin çıkarı için bu çaba niye?
Norveç’ten geldi aile dostlarım... “ Bir orman denizinde tek şeritli yollardan ilerledik” diye anlatıyorlar... Otoban yok, iki kenti birbirine bağlayan yolların bazı bölümleri öylesine dar ki, araçlar geçebilsin diye “cep” yapmışlar.
Neden biliyor musunuz? Bir tek ağaç daha kesmemek için. Bizimkiler şaşkın, ülkede nereye baksalar orman, ağaç, yeşillik... Tek bir ağaca daha kıymayalım diye, dağların birinden girip diğerinden çıkarak onlarca tünelle kentleri bağlamışlar.
Norveç’teki, Kanada’daki orman sevgisi Atatürk Türkiyesi’ne yakışır aslında...
Çınar ağacının dalını kesmemek için, köşkü ağaçtan uzaklaştıran bir liderin ülkesindeyiz.
Ormanlardan, tarım alanlarından, meralardan önce Atatürk’ün izini kaybettik...
Bir gün o ize ayak bastığımızda, uygarlık yeniden yeşerecek topraklarımızda...