2024 All Rights Reserved.

Ne ilginç değil mi?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, (sözde) Başkanlık sistemine, hem Meclis'te hem referandumda "evet" diyeceğini açıkladığı haberi ajanslara bomba gibi düşmüştü.

Bu açıklamayı yapacağı bilindiği halde, yine de "beklenmedik", "sıra dışı" bir açıklamaymış gibi karşılık gördü...

Çünkü hala Devlet Bahçeli'nin MHP'yi, AKP'nin dümen suyuna mecbur eden siyasetini kimse anlamış değil.

Son güne kadar Bahçeli'nin, Türkiye'yi şaşkınlığa sürükleyen siyaset şapkasından cin çıkaracağı beklendi.

Ona bu tavrı yakıştıramayanlar, anlam veremeyenler, "AKP'ye tuzak kuruyor" bile dediler.

Oysa gerçek gün gibi ortada duruyor. Devlet Bahçeli kendisine oy veren milyonlarca seçmenin iradesini yok sayarak, Türkiye'de rejim değişikliği ile sonuçlanacak anayasa değişikliğine destek veriyor.

Türkiye'de "tek adam"ın hiçbir denetime tabi tutulmadan memleketi idare etmesine, hatta yasamanın, yürütmenin, yargının "tek adam"ın sesi, nefesi haline gelmesine izin veriyor!

Planlanan değişiklik, ülkemiz için tehlikesinin yanında genel başkanı olduğu MHP'nin de kapısına kilit vurulması anlamına geliyor.

Peki neden?

Sayın Bahçeli bu süreci "teröre karşı birlik olmak" ile açıklıyor. Bakın ne diyor:

"Yalnızca 2016 yılında toplam şehit sayımız 839'dur. Sorarım size bu tablo milli bir yıkım değil midir? Terör bitiyor, analar ağlamayacaktı değil mi?"

Bahçeli, iktidarı eleştirecek çok şey olduğunu ancak zamanlama nedeniyle  terörizme karşı ortak aklın zarar göreceğini söylüyor. "Meclis'te de referandumda da verecek bir oyum var, onda da evet diyeceğim" diyor...

***

Devlet Bahçeli'nin teröre karşı verdiğimiz olağanüstü kayıptan yola çıkarak; "Bu tablo milli bir yıkım değil midir?" sözüne imzamızı atıyoruz. Peki ama; bu tablonun değişmesini isterken, öte yandan; yıkım sürecinde iktidarda olanlar ve daha bugüne kadar tek bir özeleştirilerini görmediğimiz, tek bir istifanın gelmediği bir anlayışa ülkeyi toptan, bütünüyle, tüm kurum ve kuruluşları ile neredeyse tapusu ile teslim etmenin anlamı nedir?

Sayın Bahçeli çözümünüz bu mudur?

Yani Türkiye'yi boğmaya çalışan terör sarmalından adına ister Cumhurbaşkanlığı, ister Başkanlık deyin, bir ucube sistem ile, görülmemiş, padişahlara nasip olmamış yetki devri ile çıkılacağını düşünmek çılgınlık değil midir?

Ülkemizin emperyalizme karşı olağanüstü bir savaş sürecinden geçtiğini biz yıllardır yazıp söylüyoruz... Hatta AKP yönetimi "ikinci bir kurtuluş savaşı" diyor yaşananlar için...

İyi ama biz en büyük kurtuluş mücadelesinde dahi, 7 düvele karşı savaşırken bile, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kapatmamış bir milletiz!

Büyük Atatürk, topu, tüfeği ile topraklarımızı işgal eden düşmana karşı savaşırken bile Meclis'ten yetki alarak Türkiye'yi esenliğe kavuşturdu.

Siz terörle mücadele gerekçesi ile Gazi Meclis'i devre dışı, işlevsiz bırakmayı nasıl düşünüyor ve içinize sindiriyorsunuz?

Bir büyük yalan rüzgarı topluma yayılırken, Sayın Bahçeli siz gerçeği gördüğünüz halde neden bu yalana ortak oluyorsunuz?

Sözde Başkanlık sistemi gelince Türkiye'ye istikrar mı gelecek?

Terör mü bitecek?

Buna mı inanıyorsunuz?

Başka çözümünüz yok mu?

***

Defalarca yazdık; yürütmenin, yasamanın, yargının, devletin tüm karar ve denetim mekanizmalarının Saray'a bağlandığı, hukuk devletinin, demokrasinin ortadan kaldırılacağı bir sistem.

İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal ile yaptığımız programı anımsıyorum. Kocasakal'ın özeti ile; planlanan anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ortadan kaldırma girişimidir, bir başka darbe

biçimidir...

Sayın Bahçeli, bu konuda ne diyorsunuz?

"Millet nasıl idare edileceğine karar versin" demek, topu taca atmak değil midir?

Millet yarın "hilafet isteriz" derse, ona da "evet" mi dememiz gerekiyor?

Yaptığınız savunma, tartışmayı minder dışına taşımak değil midir?

Millet ile seçmen farkını en iyi sizin biliyor olmanız gerekir.

Anayasa değişikliği, bırakın milleti, milletin vekillerinden dahi kaçırılarak hazırlanmadı mı?

 

***

Tarihte padişahlara verilmemiş yetkileri Saray'a verince terör bitecek mi?

Bunu mu söylemeye çalışıyorsunuz?

İktidarın elinde 14 yıldır zaten tüm yetkiler yok mu?

Barış deyince "barış", silah deyince silah olmadı mı?

Açılımı başlatan da bitiren de AKP değil miydi?

Dış politikada Türkiye'yi bataklığa sokan şimdi de doğru yolu bulan ve dönüş yapan da AKP...

AKP'den bu yanlış politikaların hesabını sormanız, ödenen bedellerin sorumlularını deşifre etmeniz gerekirken, neden Anayasa değişikliği ile sorumlularının üzerini örtüyorsunuz?

AKP ne istediyse yapabiliyor.

Dün siyah dediklerine bugün beyaz diyebiliyorlar.

Daha ne olacak ta Türkiye'yi sürükledikleri uçurumdan kurtaracaklar?

Sizi buna nasıl ikna ettiler?

Terörle mücadele için iktidarın elinde tüm imkanlar var. Ordumuz, polisimiz, istihbaratımız... Aksaklıklarına rağmen yargı sistemi; savcılar, hakimler, yargıçlar...

Siyaset kurumu, meclis içi ve dışı muhalefet... tüm kesimler devletin terörle mücadelesine destek oluyor...

Daha ne?