2024 All Rights Reserved.
1952’de Türkiye’de motor fabrikası kapatıldı.
Dünyada uçak üretimini ilk yapan ülkeler arasındayken, uçak fabrikalarımızı da aynı zihniyet kapattı; GDP’ler; Genetiği Değiştirilmiş Politikacılar.
Emperyalizmin laboratuvarlarında özenle yetiştirilip Türkiye’de iktidara getirildiler.
Orman yangınlarında Türk Hava Kurumu’nun nasıl devre dışı bırakılıp işlevsiz hale getirildiğini Cumhuriyet’te özel haber seli ile gündeme taşıdık.
Dün Orman Bakanı Pakdemirli’nin, Türk Hava Kurumu’nun (THK) elinde 20 uçak dururken Rusya ile uçak pazarlığı yaptığını haberleştirdik. Skandallar zincirinin başından bu yana Bakanlığın “THK alerjisini” anlamaya çalışıyorum.
Açmama izin verin;
Yıl 1925... Cumhuriyet’in ilanından sadece 16 ay sonra Atatürk, Türk Tayyare Cemiyeti’ni (Türk Hava Kurumu) kuruyor.
O dönem yalnızca gelişmiş ülkelerin ufkunda olan havacılık sanayisinin tüm unsurları ile Türkiye’de oluşması hedefleniyor.
Atatürk, söz verdiği her şeyi yerine getiren eşsiz bir lider... 1929’da havacılığın en üst organı olan Uluslararası Havacılık Federasyonu’na (FAİ) üye oluyor. THK mühendislerinden Selahattin Reşit Bey, motor ve pervane dışında tüm parçaları Türk malı olan ilk uçağımızı üretiyor.
1935’te Türkkuşu kuruluyor. Kurum Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in de aralarında yer aldığı savaş pilotlarını eğitiyor. Gökçen, ilk kadın savaş pilotu olarak adını tarihe yazdırıyor.
“İstikbal göklerdedir” diyerek bin yıllık hedef ve vizyon ortaya koyan Atatürk, Türk gençliğini de uçurmak için peş peşe planör, motorlu uçuş ve paraşüt okulları açıyor. 1938’de kurumun yetiştirdiği pilot Ali Yıldız, 14 saati aşan planör uçuşu ile dünya rekorunu kırıyor.
Planör atölyesi uçak fabrikasına dönüştürülüyor. İngilizlerle ortak seri uçak üretimine geçiliyor. 1939’da Etimesgut Uçak Fabrikası kuruluyor.
Türk Hava Kurumu’nun uçak fabrikasında yabancı uçak üretiminin yanı sıra tamamen yerli tasarım uçaklar da üretiliyor. Sadece 10 yılda 126 adet Türk uçağı göklerdeki yerini alıyor. THK’nin ürettiği uçaklara Batılı ülkelerden sipariş yağıyor! 1926’da temelleri atılan Kayseri Uçak Fabrikası’nda ise 15 yılda 200’den fazla uçak üretiliyor.
Atatürk’ün “sadece uçak değil motor da üreteceksiniz” diye görev verdiği kadrolar 1945’te uçak motoru fabrikasını kuruyorlar. Fabrikada hem yabancı uçak motoru hem de yerli motor üretimi yapılıyor!
İki yıl sonra uçakların aerodinamik testleri için dünyanın en gelişmiş rüzgâr tüneli Ankara’da kuruluyor.
Peki sonra ne oluyor? Bugün AKP’nin “devamı” olmakla övündüğü Demokrat Parti iktidarı Cumhuriyet’in olağanüstü emeği, birikimi, vizyonu ile kurulan tüm bu kuruluşları kapatıyor. ABD, 1948’den itibaren Marshall yardımı ile ülkemize sızıyor. Özellikle uçak sanayisinde; “üretmeyin, bizden ucuz alın” uyutması ile savaş artığı uçaklarını Türkiye’ye veriyor. Dönemin asker - sivil yöneticileri bu tezgâha ortak oluyor.
Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdırmış, ilk uçağımızı üretmiş, ilk motorumuza imza atmış Türk Hava Kurumu, 1980’lerin ortasından itibaren yangın söndürme alanında kendini yeniden var ediyor.
Bölgenin en güçlü yangın söndürme filosunu kuruyor. Son dönemde Orman Bakanlığı işte bu kurumu küçük yatırımlarla yeniden ayağa kaldırıp güçlendirmek yerine adeta tasfiyesine, yok olmasına zemin hazırlıyor.
Türk Hava Kurumu’nun kolunun kanadının kırılması, bir dönem yolsuzluklarla içinin boşaltılması, bu yolsuzluklara göz yumulması emperyalizmin ekmeğine yağ sürüyor.
ABD, yakın zamanda Uzay Kuvvetleri Komutanlığı’nı kurdu...
Düşünün, THK Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gibi yönetilseydi, Türkiye bu yarışta nerede olurdu?