2024 All Rights Reserved.

Okullar açılıyor, veliler ne yapacak

Bilim Kurulu üyesi, “Ben vaka sayısı ile hasta sayısının eşanlamlı ifade edildiğini sanıyordum. Meğer başka bir anlamla kullanılıyormuş. Benim de bilgim yoktu” dedi...

Günün fıkrası gibiydi ama gülümsetmedi... Ortada utanılacak bir tablo vardı.

*

Bu ülkenin sağlık bakanı milyonların gözünün içine bakarak gerçeği sakladı. Öyle ki Bilim Kurulu diye afili insanlardan oluşan heyetin bile, hasta/vaka ayrımı yapıldığından haberleri yokmuş!

Covid-19’a yakalanan insanlarla ilgili gerçek veriler gizlendiğine göre, kurulun bilimselliği de tartışma konusu... 

*

Demek ki neymiş? Covid-19 tespit edilen her vakaya hasta muamelesi yapılmadığı için hastanelerimiz dolmamış. 

Hasta sayılmayan bu vakalar, uyarı yapılarak evlerine gönderilmiş... 

Prof. Abdullah Sayıner ile konuşuyorum. Bilim insanları, virüs taşıyan hastanın en yüksek bulaş dönemini tespit etmiş... Belirti göstermeden önceki iki üç gün ile belirti gösterdikten sonraki iki üç gün... Hasta en yoğun bulaştırmayı bu dönemde yapıyor.

Yani bizimkilerin vaka sayıp hasta saymadığı binlerce insan, saatli bomba gibi kendi özdenetimleri ile baş başa bırakılmış...

*

Türkiye ile ilgili gelişmiş ülkelerin sorunu şu: En başından beri sağlıklı veri açıklanmadığı ve kuraldışı olarak hasta ile vaka sayısı ayrıldığı için, gerçeği gizlemeye, hasta sayısını düşük göstermeye yönelik bilim dışı tanımlamalarla sınıflandırma yapıldığı için Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına güvenilmiyor. 

Bu yöntemin deşifre olması, her vakayı hasta olarak kabul etmeme “tercihi”, Dünya Sağlık Örgütü’nün bakanlığı uyarmasına neden oldu... 

*

Sağlık Bakanı, tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, “ulusal çıkarlardan” söz etti... 

Halktan gerçeklerin saklanmasının ulusal çıkarlar ile ne ilgisi olabilir?

Rıza Sarraf’ın önüne yatanlar da para trafiği deşifre olunca “ulusal çıkar” masalı ile halkı aldatmaya kalkmışlardı...

AKP iktidarının sıkıştığı zamanlarda öne attığı ve içini boşalttığı olgulardan biri oldu ulusal çıkar meselesi...

*

Hasta sayısı yüksek olabilir... Önemli olan bu ülkeyi yönetenlerin şeffaflık içerisinde bu süreci götürmesiydi. Başından bu yana açıkladıkları tablolar şüphe ile karşılandı ve gelinen noktada onarılması güç bir güven erozyonu yarattı.

Meselenin özü, hasta sayısının yüksekliği ya da düşüklüğü değil... Bu ülkeyi yönetenlerin doğruları saklayarak halkın güvenini boşa çıkarması ile ilgili...

Veliler için kritik karar...

AVM’ler açık... Restoranlar, kafeler, eğlence mekânları açık... Kurslar açık... Okullar neden kapalı olsun?

Bazı veliler bu sorularla çocuklarının eğitimden uzak kalmasını eleştiriyorlardı.

Birçok özel okul, öğrenci kayıtlarında sıkıntı içindeydi. Derken... Beklenen açıklama geldi. 8. ve 12. sınıflar için başlayan yüz yüze eğitime, ilkokul çağındaki öğrenciler de dahil edildi.

Özel okulların dondurulan kayıtları anında canlandı... Oysa ilkeli olan azınlık hariç, anlı şanlı özel okul zincirleri, uzaktan eğitime geçildiği halde velilerden tam para almaktan geri kalmıyordu...

Bu karar ile özel okullar rahatladı... Birçoğunun fiziki imkânı ve sınıftaki öğrenci sayısının azlığı yüz yüze eğitimde özel okulları avantajlı kılıyor.

Peki, kalabalık sınıflarla dolu devlet okullarında ne olacak? Sınıftaki öğrenci sayısı ikiye bölünerek, bir sınıfa iki grup halinde eğitim verilemez mi?

Uygulamada göreceğiz ancak aileler endişeli... Uzmanlar, 10 yaşına kadar olan çocukların virüsten etkilenmesinin çok düşük olduğunu, yaş yükseldikçe riskin büyüdüğünü söylüyor.

Prof. Abdullah Sayıner’e, “Okulların açılmasına Türkiye hazır mı” diye soruyorum. Bir oran veriyor: “Dünyada okulları açıp bulaşı artmayan ülkeler var... Bu ülkelerde günlük yeni vaka sayısı 100 binde bir... Türkiye’nin güvenle okul açması için günlük yeni hasta sayısının 800’ün altına düşmesi gerekiyor...

Dün itibarıyla resmi rakamlara göre günlük yeni hasta sayısı 1600’dü...

*

Okulları açan ülkeler süreci çok yakından takip edip salgının artış hızına bakıyorlar ve gerekirse yeniden kapatıyorlar...

Türkiye’de ne olacak? Güven erozyonu nasıl toparlanacak? Aileler çocuklarının yüzüne bakıp kara kara düşünüyor...