2024 All Rights Reserved.

Paramız nasıl pul oldu?

Kalabalığın arasına karıştığında elini cebine atıyor ve 200 TL’lik banknotlardan oluşan bir deste para çıkarıyor Erdoğan... Sevgi gösterileri arasında uzanan ellere tutuşturuyor.

***

Deprem bölgesinde gördüğümüzde şaşırmıştık. Acı çok tazeyken harçlık dağıtıyordu. Ancak konumuz bu değil. Erdoğan’ın dağıttığı 200’lüklerin hikâyesini anlatacağım.

Türk Lirası çok özel bir kâğıda basılıyor ve bu kâğıt Almanya’dan getiriliyor. Edindiğim bilgiye göre, Almanya’dan TIR’larla getirilen “para kâğıdı” transferinde son 6 ayda olağanüstü artış oldu. 

Haftada 1 TIR olan sevkıyat haftada 3 TIR’a çıktı. Üstelik sevkıyatta sorun olmaması için hem matbaaya hem de taşıyıcı firmaya mayıs ayına kadar transferin çok yoğun olacağı bilgisi verildi. 

Neden mayıs? Çünkü seçimler mayıs ayında ve AKP seçime kadar görülmemiş boyutta para basıyor...

Bu bilgiyi gazetemizin ekonomi müdürü Jale Özgentürk ile paylaştım. Merkez Bankası para arzına bakarak bir döküm hazırladı. Banka kayıtları ile bana gelen “yoğun transfer” bilgisi örtüşüyordu. 

***

Türkiye’ye kâğıt yetiştirmek için Alman matbaa işçileri ve sevkıyatçıların, neden fazla mesai yaptığı bir başka yönü ile belli oluyordu.

2022 yılının mart ayında tedavülde yani kullanımda 536 milyon 988 bin 900 adet 200 TL’lik banknot vardı. Bu sayı geçen yılın Temmuz ayından itibaren büyük bir hızla artmaya başladı. Temmuzdan kasım ayına kadar her ay ortalama 40’ar milyon adet 200 TL piyasaya sürülmüş. Kasımdan aralık ayına kadar 50 milyon adet daha basılıp yine tedavüle sokulmuş. Bu yılın mart ayı itibarıyla memleketteki 200 TL’lik banknot sayısı 1 milyar 77 milyon 269 bin adete ulaşmış. 100 ve 50 TL’lik banknot sayısında ise son bir yılda neredeyse hiç artış yapılmamış. 

***

Erdoğan’ın dağıttığı banknotlar Türkiye’nin en büyük parası olan 200 TL... Para basımındaki bu olağanüstü artış paranın değerini hızla düşürürken enflasyonun da neden patladığının göstergesi. Paradan sıfır atmakla övünen iktidarın Türkiye’nin en büyük banknotunu bozuk para ayarına düşürmesinin hikâyesi bu. 

Edirne sınırından giren TIR’lar Ankara’da gümrüğe kâğıt taşıyor, her TIR ile paranın değeri düşüyor, halkın alım gücü zayıflıyor. 

PARTİLEŞEN DEVLETTE SEÇİM!

Etik değer, kural, kanun, anayasa tanımıyorlar... Cumhur İttifakı’nın seçim sürecindeki pervasızlığı seçim gecesi ve sonrasında ne yapacaklarının da işaretidir. 

***

Son örnek Trabzon’dan... AKP birinci sıra milletvekili adayı olan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu seçim çalışması için gittiği memleketinde vali tarafından karşılandı. Karaismailoğlu valilikte, devletin makamında parti örgütünü ağırladı! Valilik de bu seçim programını resmi internet sitesinde yayımladı. 

***

Milletvekili adayı olan Karaismailoğlu’nun yasalara göre bakanlıktan istifa etmesi gerekiyor. Tıpkı AKP’li diğer bakanlar gibi... Nureddin Nebati ve Bekir Bozdağ da bakanlık binalarında parti örgütlerini ağırlayıp seçim çalışması yapmışlardı.

Tuzun koktuğu yerdeyiz... 

***

Trabzon birinci sıradan Millet İttifakı’nın milletvekili adayı avukat Sibel Suiçmez yaşanan skandala tepki gösterdi. Aday olmak için Türkiye Barolar Birliği başkan yardımcılığından istifa eden Suiçmez, “Bakan nasıl istifa etmez” diye soruyor. 

Suiçmez, “Bir daha tekrar edilirse valilik makamında ben de seçim çalışması yapacağım!” diyor.

***

Hatırlayın, Muğla Valiliği de Erdoğan’ın seçim şarkısını resmi sitesinde paylaşmıştı. Devletin valisi, Cumhuriyetin savcısı denilen günler mazide kaldı... 

Türkiye bu çürümüş liyakatsizliğin, hukuksuzluğun ortasında seçime gidiyor. Ben o gece YSK’den de “partileşen devletin” diğer unsurlarından da hukuki, adil, şeffaf bir yaklaşım beklemiyorum. 

Türkiye’nin demokrasi güçleri sandıkta öyle bir fark atmalı ki hiçbir kılıf o farkın üzerini örtemesin!

***

Yapacaklarını bilelim ancak karamsar olmayalım. Sonucu belki geciktirebilir, sözde itirazlar ile süreci uzatabilirler ancak ıslak imzalı belgelere sahip çıkıldığında sonucu değiştiremezler, seçimi iptal edemezler. 

BİRGÜN 19 YAŞINDA...

Erdoğan’ın seçim “başarısının” üstünü kazıdığınızda altında kartel haline gelen yandaş medyayı göreceksiniz. 

AKP, iktidarının ilk yılından itibaren batık bankacıların TMSF’ye devredilen gazete, tv, radyo -ne var ise- tüm iletişim aygıtlarını ele geçirdi. Erdoğan, kendisine biat eden medya patronlarına yeterince güçleninceye kadar dokunmadı. 

***

2007 seçimi sonrası Erdoğan çıtayı yükseltti. TÜSİAD’ın büyük bölümünü ve merkezde yer alan iş insanlarını tasfiye ederek kendi iş dünyasını, rantın merkezine koyduğu devlet ihaleleri yolu ile palazlandırdı. 

Eski marketçiler, kuyumcular, orta ölçekli hazırgiyim işi yapanlar ve bunların yanı sıra iş hayatında en küçük bir geçmişi olmayan, sadece Erdoğan’a yakın olmakla tanınan isimler, milyar dolarlık imar rantı ile gayrimenkul devine, enerji özelleştirmeleri ile güneş, baraj, rüzgâr, jeotermal enerji tekellerine, büyük madencilere, hazine hortumcusu müteahhitlere dönüştüler. 

***

Halkın sırtından süper zenginliğe kavuşan “havuz kardeşliğinin” servetleri yalnızca kendilerine ait değildi. Her kuruşta bu rantı sağlayanın hakkı vardı. Erdoğan’ı destekleyecek medya kuruluşları yandaş işadamlarına vidalandı...

***

Sahip oldukları gazeteler, TV’ler ve radyolardan 7/24 yalan haber ürettiler.

AKP döneminde hukuk ve adalet sistemi ile birlikte en derin yozlaşma gazetecilikte ve medya dünyasında yaşandı. 

Onurlu gazeteciler sürekli olarak bağımsız yayıncılık yapmanın yollarını aradı. 

***

BirGün gazetesi geçen gün 19 yaşına bastığında medyanın yaşadığı dönüşümü düşündüm. AKP iktidarı ile yaşıt ancak iktidarın yarattığı karartmaya karşı mum yakan, mücadele eden az sayıdaki bağımsız basın kuruluşlarından biri oldu BirGün. Emek veren, yaşatan, gazetecilik onurunu bayrak eden tüm meslektaşlarımı kutluyorum. Nice yıllara...