2024 All Rights Reserved.
Hesap sorulamaz bir gücü vardı...
Devletin teftiş denetim birimleri ve yargı sistemi tam anlamı ile kontrolü altındaydı...
Devlete ait varlıkları bir torbaya doldurarak Varlık Fonu kurduğunda muhalefet ve bir avuç bağımsız gazeteci o fonun neden kurulduğunu anlatmaya çalışıyordu.
2009’da kurulan fondan 2015 yılında kötü kokular yükseldi... Uluslararası piyasalarda herkes her şeyi biliyordu... Fon, tek adamın emri altında hortumlanıyordu...
*
Önce dış basında haberler çıkmaya başladı.
Devlet başkanının malvarlığının olağanüstü rakamlara ulaştığı, kendisinin, ailesinin ve yakın çevresinin milyar dolarlar ile oyuncak gibi oynadığı anlatılıyordu.
Yıpranmıştı... Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı... Yenileceği seçimlere gün sayıyordu... Bir önceki seçimde alınan oylar muhalefetin iktidara geleceğinin habercisiydi...
*
İlk işi seçim sistemini kendi partisi lehine “düzenlemek” oldu... Seçim bölgelerini kazanabileceği şekilde dizayn etmekten, mektupla oy kullanmaya kadar her alanda partisi çıkarına düzenlemeler yaptı, kanun çıkardı...
Muhalefet yapılanın suç olduğunu, seçimlere hile karışacağını söylüyordu...
Ancak başkan eleştirileri ciddiye almıyordu.
Yolsuzluk iddiaları kulaktan kulağa yayılıyordu...
İçeride ise kimse bunları yazmaya cesaret edemiyordu.
Yazılı ve görsel basın tam bir baskı altındaydı ama sosyal medyayı “susturmak” mümkün değildi...
Devlet başkanı, sosyal medyayı da susturabilirse ekonomik kriz içindeki halkı ne kadar rahat kandıracağını biliyordu...
Başkan, seçim yasasındaki değişikliğin ardından görülmemiş bir kanun çıkardı...
Sosyal medya dahil olmak üzere “yalan haber yazanlar ve bunları yayanlar” hapis cezasına çarptırılacaktı...
Sansür yasası uluslararası çevrelerce kınandı... Ancak tek adam, 60 yıldır koalisyon hükümeti olmanın verdiği güçle kimseyi dinlemiyordu.
Hakkındaki iddialar nedeniyle kendisini yargılatmıştı bile!
Elbette tüm suçlamalardan beraat etmişti...
*
Malezya Devlet Başkanı Necip Rezak’ın hikayesi bu... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup konuşmasında Erdoğan’ı, imza attığı sansür yasası nedeniyle eleştirirken bu ibretlik biyografiye dikkat çekti...
*
2009-2018 yılları arasında iktidarda olan Necip Rezak, güneş görmüş kar gibi eridi...
Meclis çoğunluğu seçimlerde burun farkı ile ittifak halindeki muhalefete geçti. Muhalefetin başında ise “Yolsuzluklarına ortak olmak istemiyorum” diyerek iktidar partisinden ayrılan Rezak’ın eski akıl hocası Mahatir vardı...
*
Seçimlerden bir hafta sonra Rezak’ın evine yolsuzluk baskını düzenlendi...
Hermes, Louis Vuitton gibi lüks yüzlerce çanta ve içlerinde milyonlarca dolarlık mücevherat ele geçirildi.
Rezak’ın evinden taşınan kutular dolusu döviz ve mücevher günlerce manşetlerden inmedi.
Malezya başkanı, Varlık Fonu’ndaki 4.5 milyar doları zimmetine geçirdiği iddiası dahil yedi ayrı suçtan yargılandı ve mahkûm edildi. Güveni suistimal, kara para aklamak ve görevi kötüye kullanmak...
*
Malezya’da o seçimlerde ölülerin üzerine seçmen kâğıdı çıkarıldığı ortaya çıktı...
Sahte seçmen ve türlü hilelere rağmen ittifak halindeki muhalefet seçimleri kazandı.
O tarihi seçimde Malezyalıların parmaklarında oy kullandıklarını gösteren boya vardı...
Başkan “her yolu düşünmüş” ama parmak boyası seçim kanunundaki yerini korumuştu.
Seçimlerde parmak boyası kullanarak oy çaldırmayan Malezya seçmeni, yolsuzluk dosyalarındaki parmak izlerini açığa çıkarmıştı...
*
Sansür yasası ile tarihe geçtiler...
Oy verenlerin isimleri bu yasa ile anılacak... Ortalama zekâda olan herkes iktidarın hazırladığı yasanın açık sansür olduğunun farkında...
“Kamu düzenini bozmaya elverişli bilgiyi paylaşan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alacak.”
Kim karar verecek paylaşılan bilginin kamu düzenini bozup bozmadığına?
İletişim Başkanlığı... Savcılar ve hâkimler... Yargının durumu malum...
Başka bir şey söylemeye gerek var mı?
*
Mesela enflasyon oranları... TÜİK ile ENAG arasındaki enflasyon farkı...
Açıkladığı gerçekdışı, düşük enflasyon verileri ile TÜİK’in dezenformasyon yaptığı, doğru olmayan bilgiyi yaydığı ve sansür yasası kapsamına gireceği açık...
Peki öyle mi olacak? Elbette hayır... Sansür yasası ENAG’ın kapısını çalacaktır...
*
Mesela Sedat Peker’in iddia ve ifşaları... İstediği kadar belge, görüntü paylaşsın...
Peker’in iddialarını yayanlar da bu kapsamda değerlendirilecektir.
*
Pandemi sürecinde iktidarın gizlediği ölü sayılarını hatırlayın...
Sansür yasası o dönemde geçseydi, gerçeği anlatan bilim insanlarını bekleyen sonu tahmin etmek zor değil...
*
AKP iktidarının en karanlık adımlarından biridir bu... Ve bence yeterli tepki gösterilmiş değil...
Milyonlarca insanı izole etmek, gerçeklikten koparmak, haber alma hakkını engellemek, iletişim çağında özellikle gençler üzerinde yıkıcı etki yapacaktır.
Bu satırları yazdığım sırada bir son dakika notu düştü önüme.
RTÜK, TELE 1’i 10 gün kapatmaya, karartmaya hazırlanıyormuş!
Yasa olmadan yaptıkları bu... Siz bir de ocak ayından sonra olabilecekleri düşünün!