2024 All Rights Reserved.
Romanya yüzde 1 ile Türkiye yüzde 19 faizle borçlanıyor...
Yüksek faizde Afrika’nın çadır devletleri ile yarışıyoruz!
Memleket tefeci faizi ile borçlanıyor ama döviz de enflasyon da durmuyor... Mutfaklardaki fiyat artışı yüzde 30’u aştı...
Ekonomi biliminin hiçbir yolu/yöntemi dikiş tutmuyor.
Merkez Bankası’nın itibarı öylesine yerlerde ki faiz artırarak dövizi düşürmek istiyor ama doların da Avro’nun da ateşi düşmüyor...
Tam anlamıyla bir yönetim iflasıdır yaşadığımız...
*
Yüksek faiz, her kuruşunda alın teri olan vergilerimizin hoyratça çar çur edilmesidir...
Komşularımız, bizimle aynı ligde olduğunu düşündüğümüz ülkeler yüzde 2, 3 ile borçlanırken, yüzde 19 faiz bizim paramızla oluşan Hazine’de kara delik açmaktır...
Faizi dünyanın en yüksek seviyelerine yükseltip dövizi düşürememek ise tam bir beceriksizlik örneğidir...
Beceriksizlik, bilgisizlik, inat, kibir ve yüksek ego... Saray ve ekibi, Titanik’te keman çalan müzisyenler gibi... Gemi batıyor, onlar giderek yoksullaşan, açlık ve umutsuzluk girdabında boğulan geniş kesimlere masallar anlatıyor.
*
Son masalı bugün izleyeceğiz... Bakanlar Kurulu değişiyor...
Yandaş, besleme kanallar ve gazeteler şimdiden manşetleri hazırlamıştır... Türkiye’de yeni dönem... Memleketi uçuracak kadro...
Oysa Türkiye’yi uzaya çıkaracak dünya devi yapacak sistemle -ucube başkanlık sistemi ile- yönetildiğimiz 33 ayda 3 büyük döviz krizi yaşadık!
Teknolojide değil ama faizde “uzay çağındayız”.
20 ayda 4 kez, Merkez Bankası Başkanı değişti!
İflaslar, intiharlar, geçim sıkıntısının dağıttığı aileler, kadınların ve çocukların yoksulluğu...
*
Erdoğan ekibinden istediğini alsın, istediğini getirsin freni patlamış kamyonu durdurmak mümkün değil... Hatta iktisat biliminin hocalarını mezardan çıkarıp getirse kâr etmez... Çünkü hem içerde hem dışarda herkes biliyor... Türkiye’de hukuk ve adalet sistemi askıya alındı... Tüm kararları bir kişi veriyor... Güvenin kalmadığı bir iklim, ekonominin tüm unsurlarını çölleştirir...
Eğitimde kriz, sağlıkta kriz, bürokraside kriz, yargıda kriz, dış politikada kriz; ekonomide, üniversitelerde, hayatın her alanında kriz... Kriz ailelerde... Umutta, gelecekte, gençlerin beklentilerinde kriz...
Tüm bu çöküntünün sorumluluğu, ülkeyi parti devleti bile değil, kişi devletine dönüştüren insanların omuzlarındadır...
Düze çıkmak için... Ya tek adam sistemi değişecek ya da bir erken seçim ile iktidar...
AKP 3 parça...
AKP için geçen her gün iktidarı kaybetmeye yaklaştıkları bir gün...
Bu nedenle siyaseten son kozlarını oynamaya çalışan bir iktidar görüyoruz.
En tepedeki çıkar halkasının dışında kalanlar da partileri ile ilgili huzursuzluğu dile getiriyorlar...
Erdoğan hem dağılan tabanı hem de bölünen tepe yönetimi bir arada tutmaya çalışıyor.
Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, Abdulhamit Gül gibi isimlerin yer aldığı birinci grup MHP’den rahatsız. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “5’li çete” olarak adlandırdığı müteahhitler de bu gruba yakın.
İkinci grup “94 ruhuna dönelim” diyen Milli Görüşçüler... Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi isimlerle AKP’ye gelecek hayal ediyorlar.
Üçüncü grup ise Milli Güvenlikçiler... Süleyman Soylu, Hakan Fidan, Hulusi Akar gibi isimlerden oluşuyorlar.
*
Erdoğan giderek kaygan bir zeminde siyaset yapıyor. Bu nedenle bir gün Andımız kararı ile HDP seçmeninin bir bölümüne zeytin dalı uzatırken, öbür gün HDP’ye kapatma operasyonunun mimarı olabiliyor.
Deneyimli siyaset insanı Emin Şirin ile konuşuyorum.
“Muhalefet bir an önce erken seçim istemeli” diyor... “Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu bir kampanya havasında erken seçimi her gün gündemde tutmalı...”
Çünkü Saray ne yaparsa yapsın, yüzde 40 bandına takılıyor.