2024 All Rights Reserved.
Bodrum'un parlayan maviliğinde lüks bir yatta yakalandı…
Yat için lüks tanımı yetmediği için "mega" lüks yat dedi basın…
Haftalık kirası 1 milyon euro imiş.
Restorantda bıraktıkları 1000 euro bahşiş de konuşuldu, tangalı mankenlerle yaptıkları alem de…
Şortu için 2 bin dolar diyenler oldu…
Jet Ski'li, partili, mankenli bir tatil kaçamağıydı…
Ülkesindeki kadınlar kırbaçlanıp, recm edilirken, o ait olduğu başka bir dünyanın keyfindeydi.
Suudi Prens'in bu fotoğrafı ikiyüzlü bir zihniyetin, bir riyakarlığın yansımasıydı…
Sözde İslami bir rejimle yönetilen, sözde referansı din olan düzenbazlığın, sömürünün fotoğrafı…
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk'ün "Allah İle Aldatmak" diye kitabını yazdığı bir yalanın, sahtekarlığın yansıması…
***
Suudi Prens'e haklı bir tepki vardı kamuoyunda… Çünkü kendi ülkesinde bu yaşam biçiminin yanından geçenleri idam ediyorlardı!
Tepki; iki yüzlülüğe, tepki; Mevlana'nın en yalın ve çarpıcı şekilde ifade ettiği;
"olduğu gibi görünmeme" halineydi…
Peki ya bizim memleketteki "göründüğü gibi olmayanlar?"
Topluma "bir lokma bir hırka" felsefesi aşılayıp, İstanbul'un tepelerinde, boğazın kıyılarında "mega" lüks bir hayatın tadını çıkaranlar?
Üstelik bu hayat tarzını AKP ile birlikte "yakalayan" yani yolsuzluk ekonomisinin beslemesi aileler…
Bu ikiyüzlülüğü nereye koyacağız?
"Kimsesizlerin kimsesi olacağız" diyerek iktidara gelen,
Milyonlarca çocuk aç, yoksul yaşarken kapalı kapılar ardında alemin her türlüsünü yapanlar?
Kumar masalarında para saçanlar?
Haramdan beslenenler, haram ile büyüyenler…
Bunu konuşmayacak mıyız?
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen bir dinin sözde "temsilcileri",
Sergiledikleri yaşam biçimi ile sözde en inançlı, sözde en çok Allah korkusu olan, sözde en merhametli, yardımsever, namuslu…
Bu riyakarlığı ne yapacağız?
Özelleştirmelerden, imar rantına, belediye ihalelerinden, TOKİ'ye, rantın olduğu her alana çöken, her türlü arsa /arazi vurgunu,
Çeşit çeşit ihale yolsuzlukları,
Ucu açılmamış dümenlerle
Haksız servetine servet katan ancak eşi, bacısı türban takan sahtekarlarla ilgili bir tepkiniz yok mu?
Türban bunca yolsuzluğu, hırsızlığı, ikiyüzlülüğü örter mi?
Topluma karşı türban takıp her türlü haram'a el uzatmayı nasıl açıklıyorsunuz?
Kazancı belli olan işlerde çalışıp siyaset yapan,
Kısa zamanda gemici, kuyumcu, inşaatçı, madenci olan;
Babaları siyaset sahnesinde, belediye başkanlıklarında, bakanlıklarda, mecliste koltuk sahibi;
Kendileri en az Suudi Prens kadar lüks, ihtişam, abartı içinde yaşayan yerli prenslere ne diyeceğiz?
***
En son 50 bin dolarlık antika almış Först Leydi'miz…
Saray'da yaşıyorlar…
Bizim çocuklarımız GDO'lu, frankeştayn gıdalarla beslenirken kendileri Saray'ın organik çiftliğinden sofra kuruyorlar.
O sofradan yemlenen yandaş, yalaka kalemler… Bu ikiyüzlülükte, sahtecilikte sizin de payınız yok mu?
"Saray'da sade yaşam" başlıkları atıp;
"Limon kabuğundan sirke yapıp tasarruf yapıyorlar" diye yazarak,
1 milyar 370 milyon TL ye mal olmuş,
her ay masrafı yüzlerce çocuk okutabilecek
bir kibir abidesi, bir savurganlık ve "tatlı hayat" merkezini "ak"lamaya çalışmıyor musunuz?
397 milyon TL ile başlayıp 546 milyona çıkarılan, şimdi de 770 milyon TL bütçe için hazırlık yapılan bu para değirmenini, topluma mütevazi hayat diye yutturmaya çalışanlar:
Suudi Prens'ten ne farkınız var?
***
Şortu 2 bin dolarmış,
10 mankenle alem yapmış…
Laik yaşam biçiminin özgürlüğüne dalmış…
Suudi prense kızalım, ayıplayalım,
Türkiye'de benzer ikiyüzlülükle aynı hayatı süren AKP'nin prenslerini ne yapalım?