2024 All Rights Reserved.
Türkiye tarihinin en önemli seçimine gün sayıyor...
Muhalefetteki ittifak, son yerel seçimlerde iktidarın elindeki büyükşehirleri 20 yıl aradan sonra kazandı.
Siyaset bilimi, “iktidar yerelden kazanılır” diyor...
Yani… Cumhur İttifakı için yolun sonu görünüyor...
*
Güvenilir tüm anketler seçmen dağılımını, ortalama yüzde 40 iktidar, yüzde 60 muhalefet seçmeni olarak yansıtıyor...
Doların fırlaması, enerji ve akaryakıt zamları ile birlikte bir anda yoksullaşan milyonlar, kötü yönetimin faturasını sandıkta sormaya hazırlanıyor…
*
Oyların erimesine engel olamayan Cumhur İttifakı, Seçim Kanunu ile oynayarak bir çıkış bulma telaşında...
Ayrıntılarına girmeyeceğim ancak gördüğüm büyük fotoğraf şu:
AKP ve MHP, muhafazakâr seçmen bölgelerinde 2018 seçimlerinde “artık oylar” nedeniyle milletvekili kaybetmişti. Şimdi artık oylar hesaba katılmayacak!
İttifak içinde bile olsa bir partinin milletvekili çıkarabilmesi için seçmen bölgesindeki barajı geçmesi gerekiyor. Yani küçük partilerin ittifakta yer almalarının avantajı tırpanlanıyor...
Seçim kurulları ve seçim kütüklerinde de bir dizi değişiklik yapıldı. Ve tüm bu değişiklikler muhalefetin aleyhine, iktidarın lehine düzenlendi!
Yani iktidar sahada kaybettiğini görünce masada kazanmaya çalışıyor…
Tasarının içinde bazı mayınlı maddeler var. Örneğin, “Partilerin, tüzüklerinde belirtilen kongreleri üst üste iki defadan fazla ihlal etmemiş olma koşulu…”
Eğer bu ihlal var ise o parti seçime giremeyecek…
Neden böyle bir ifadeye ihtiyaç duyuldu? Bu madde kapsamında değerlendirilecek bir muhalefet partisi var mı?
*
Anketlerden, sandıktan, seçmenin tercihlerinden çıkmayan iktidarlar, seçim kanunu ile oynar...
Muhalefet vahim bir hata yapmaz ise halkın iradesini kanunlarla değiştirmek hiç mümkün olmamıştır...
Seçimler yaklaştıkça iktidarın halkı açlık seviyesinde eşitleyen, Saray’a yakın Türk tipi oligarklar yaratan yoz yönetimine tepkiler büyüyor.
Aynı zamanda seçime yönelik yanlış adaylar, hile, baskı, “atı alıp Üsküdar’dan aşırma” endişeleri de peşi sıra...
Endişelerin en büyüğü henüz açıklanmasa da Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan karşısında kimin yer alacağı…
Ya vahim bir hata yapılırsa?.. Ya, yanlış bir isimde ısrar edilirse?
*
Benim gördüğüm, ittifak sürecini tüm egolarından arınmış bir şekilde orkestra şefi gibi yöneten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu adaylığa en yakın isimler arasında...
Bu görevi en iyi şekilde yapacağına dair şüphe yok...
Millet İttifakı, anketler üzerinden son ana kadar en doğru ismi bulmaya çalışacaktır.
Uzun yıllardır kendisini tanıyan ve izleyen bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim: Kılıçdaroğlu kendisinin dışında kazanma oranı yüksek başka bir aday görürse ülke menfaatı için bir dakika bile düşünmeyecektir…
Yani… “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı kim olacak” sorusu, bir sorun değil…
Erdoğan’ı sandıkta yenecek birden fazla isim var ve bu isimler arasından en doğru olanın öne çıkacağını düşünüyorum…
Şubat ayı enflasyonunun yüzde 8-10 arasında olması bekleniyor.
Yıllık enflasyon ise yüzde 60-65 arasında!
Olağanüstü bir hayat pahalılığı, yoksullaşma ve umutsuzluk…
Batı’da, yüzde 2 olan enflasyonun yüzde 7 çıkmasının yarattığı tepkiyi hatırlayın…
Avrupa şoka girmişti…
Saraylılara göre ise yüzde 60 enflasyon ile Avrupa bizi kıskanıyor!
*
20 Nisan’da kur korumalı mevduat hesaplarındaki kur farkları yani örtülü faiz ödenecek…
Eski Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez’i aradım, “Türkiye bu politika ile Rus ruleti oynuyor” dedi...
Hazine belirsiz bir yük ile bilinmeze yelken açtı…
Kurlar yükseldikçe doların yeşiline boyanmış Türk Lirası’na ödenecek kur farkı da yükseliyor!
İktidar, doları baskı altına almak için uğraşırken Merkez Bankası’nın eksiye düşmüş rezervleri ile hareket ediyor…
Kur artarsa hem borç yükü hem de TL’de duran dolara bağlı mevduatlara ödenecek fark artıyor!
Şaka gibi ama değil… Ekonomiyi tam bir cenderenin içine soktu AKP…
Ne yapmalı diye soruyorum eski Bakan Söylemez’e…
“Şok faizli üç ay vadeli süper bono çıkarmalı” diyor… “Ve elbette topluma ve dış dünyaya güven veren inandırıcı bir istikrar programı…”
Ufuk Söylemez, bütçede yer almayan bir bütçe açığı oluştuğunu, Hazine’nin doların artışına bağlı olarak büyük risk altına sokulduğunu söylüyor.
*
Ekonomide Rus ruleti yerine liyakatin gelmesi seçim ile mümkün olacak…
Umarım kimsesiz, sahipsiz geniş yoksul kesimler o güne kadar direncini sürdürür…