2024 All Rights Reserved.

Sınır güvenliğinden saksı güvenliğine...

27 Mart 2022

“PKK’yı bitirdik.. Arkasındakilerin de defterini düreceğiz..

Dünya duysun, Irak’a, Suriye’ye, Afganistan’a huzuru biz getireceğiz...” dedi.

***

27 Ağustos 2022

“Sözümüz şudur: 29 Ekim 2023’e kadar ülke sınırları içinde bir tek terörist kalmayacak.. 

Hangi mağarada kalıyorlar ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz... Kimsenin endişesi olmasın adım atamıyorlar, kıpırdayamıyorlar” dedi. 

***

17 Eylül 2022

“Sadece sekiz dokuz vilayette 120’nin altında terörist kaldı” dedi...

“İHA’lar SİHA’lar tepelerinde dediğim zaman Cumhuriyet gazetesinden Sözcü’ye kadar benimle dalga geçtiler” dedi...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamalara bakılırsa teröristlerin hangi ilde yuvalandıklarını ve sayılarını bilecek kadar duruma hâkim... 

Peki bunlar biliniyorsa neden yakalanmıyorlar? 

Taksim saldırısının failine ulaşmak çok sürmedi. Hızla yakalanması büyük başarı ancak eylem gerçekleşmeden terörist neden etkisiz hale getirilemedi? 

Durum göründüğünden vahim..

Büyük bir güvenlik zaafiyeti var, sınırlardan şehir merkezlerine kadar...

***

Suriye sınırı yolgeçen hanına dönmüş... Şehirlerde teröristleri sayısına kadar bildiğini söyleyen iktidar, sınırdan giren çıkanları kontrol edemiyor...

Çeşitli partilerden siyasiler, güvenlik uzmanları, gazeteciler yıllardır sınırlarımızdaki zaafiyete dikkat çekip uyarıda bulunuyor. 

Bugünleri önceden öngörmek zor değildi...

Sınırlardan kayıtsız, kaçak, gözden uzak yapılan geçişleri bırakın, otobüs ve kamyonlardan şehir merkezlerine toplu halde dağıtılan yüzlerce insana tanık olmadık mı?

*** 

İnsan tacirleri kaçırdıkları, yurda soktukları insanların güvenlik sorgulamasını yapmadığına göre akın akın gelenler arasında teröristlerin de olacağına şüphe yoktu.  

Taksim’deki hain saldırıyı yapan kadın teröristin de yurda kaçak yolla Afrin üzerinden girdiği belirlendi. 

Bu durumda İçişleri Bakanı Soylu’nun “Teröristleri ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz” sözü anlamını yitirmiyor mu?

***

Saldırı ile ilgili sorular da havada uçuşuyor...

İçişleri Bakanı Soylu saldırganın Kobani’den geldiğini ve failin PKK olduğunu söyledi. 

Terör örgütü PKK ise saldırıyı üstlenmedi. Tersine “Biz yapmadık” dedi...

Mersin’deki saldırıyı üstlenen PKK bu saldırıyı neden üstlenmedi? Saldırının arkasında PKK olmayabilir mi? 

PKK değilse yakalanan terörist neden “Bu eylemi bana PKK/PYD/YPG yaptırdı” dedi?

Suriye uyruklu olduğu açıklanan Ahlam Albashır sorgusunda PKK’nin istihbarat ajanı olduğunu söylemiş. 

Tüm deliller PKK’yi gösterdiği halde terör örgütü bu eylemi neden üstlenmedi?

***

Bombalı saldırı sonrasında akıllara, “Güvenlik kaygısının yoğun olacağı bir seçim sürecine mi girildi?” sorusu yerleşti. 

Ekonomik bunalımın yerini güvenlik bunalımı mı alacaktı? 

Ben 7 Haziran sonrasında AKP’nin oylarına artı olarak yansıyan ve kasım seçimlerini Erdoğan’ın yeniden kazanmasına neden olan “güvenlik kaygısının” bu kez ters tepeceğini düşünüyorum. 

İktidar Taksim saldırısındaki zaafiyetin de sorumluluğunu üstlenmek zorunda... 

Terörist Albashır, Türkiye’ye delik deşik olmuş sınırdan giriyor, Suriyelilerin yoğun olduğu mahallede, sahibi Suriyeli olan bir evi kiralıyor, kayıt dışı işte aylarca çalışıyor ve eylemi yapacağı anın gelmesini bekliyor!

Sınırlardan şehirlere güvenlik zaafiyeti...

*** 

Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy ile konuştum; 

“2014’e kadar Suriye’den gelenlerden parmak izi alınmadı” diyor. 

2016’ya kadar açık kapı politikası uygulandı. 

Bırakın Türkiye genelini sadece Reyhanlı’da yasadışı yaşayan kaçakların sayısını bile iktidar bilmiyor. 

Kim terörist kim değil?

***

Emlak satarak vatandaşlık veriyor AKP... Emlak sahibi olan kişinin tüm ailesi de vatandaş oluyor. 

Peki konut alıp Türkiye’ye yerleşen insanların gerçekte kim olduğunu, o aileye ait bireyler olup olmadığını nasıl kontrol ediyorsunuz? 

AKP muhtarların denetiminden mahalleleri çıkardı. 

Eskiden hangi evde, kimler, kaç kişi kalıyor, mahalle muhtarı bilirdi. AKP bir “seçim stratejisi” olarak mahallelere karartma uyguladı. Komşuların, muhtarların gözünü bağladı. Evlerde konaklayanların bilgilerini seçim işleri adı altında kendi tekeline, müdahale alanına kaydırdı. 

Öte yandan yandaşlar da kaçak göçmenler için kayıt dışı ekonomide işgücü oldular, ekonomiye katkıda bulunuyorlar diyerek bu akılsızlığa, milli güvenlik sorununa kılıf bulmaya çalışıyorlar.

Oysa kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı insan demek...

Taksim’deki son saldırıda bombayı koyan terörist de kayıt dışı olarak çalışanlar arasındaydı!

***

Bombalı eylem, Bakan Soylu Suriye’deyken İdlib’de Suriyelilere konut dağıtımı yaptığı sırada gerçekleşti. 

İlay Aksoy soruyor... “Suriyeliler Suriye Arap Cumhuriyeti’nin vatandaşı ve sorumluluğundadır. Onlara yuva yaparken altı yurttaşınızın yuvası yok oldu... Neden oradasınız?”

***

Saldırı sonrası İstiklal Caddesindeki beton oturaklar ve saksılar kaldırıldı...

Besleme kalemler “Saldırıda bombanın etkisini saksılar artırdı” diyerek terör saldırısında bile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu karalama yarışına girdiler. 

Sınır güvenliğini, sınırlardaki kaçak akınını dikkate almayan saksıların, saksıları kaldırarak teröre çözüm bulması şaşırtıcı değil!