2024 All Rights Reserved.

Siyasete soyunanlara tavsiyeler...

Memlekette olağanüstü bir insan potansiyeli olmasına rağmen siyasete soyunanların önemli bölümünün, toplumun en işe yaramaz, en köşe dönmeci, en lümpen insanlarından oluşması yaşadığımız sorunların ana kaynağı...

Bu nedenle zaman zaman bu köşeden iktidarı-muhalefeti ayırmadan söylüyorum; "cahiller, bilgisizler, hırsızlar tarafından yönetilmek istemiyorsanız siyaset yapın" çağrısında bulunuyorum...

Siyaset yapacaklara önerilerim şöyle, eminim sizler de daha çok madde ekleyebilirsiniz:

Arkanızda taşıyamayacağınız bir bagajınız olmayacak... Çünkü zamanı geldiğinde rakipleriniz bagajın kilidini açacaktır...

* Ekonomi, dış politika ve tarih bileceksiniz... Özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın tarihini...

Türkiye'nin yakıcı sorunları ile ilgili derin bilgi, çözümleri adına da iddialı, ayakları yere basan projeleriniz olacak...

* Öğrenmeye açık olacaksınız. Bilmediğiniz konularda en iyilerden destek alacaksınız, tartışmalı konularda tüm tarafları dinleyip kendi özgün düşüncenizi ortaya koyacaksınız...

Vefalı olacaksınız... Dostlarını satmamış, kul hakkı yememiş olanlar tercih nedenidir...

* Para ile ilişkiniz kontrollü olacak. Hırsınızı, azminizi, aklınızı güç ve para edinerek intikam almak için değil, memleketin ayağı çıplak, başı kabak çocuklarının geleceği için kullanacaksınız.

Her konuda "ölçülü olmak" olmazsa olmazınız olmalı...

* Yalandan korkmalı yılandan korkar gibi...

Halkı aldatmanın en cehennemi günah, en büyük ahlaksızlık olacağının bilincinde olmalı, bu yüreği taşımalısınız...

* Ülke menfaatleri her şeyin üzerinde olmalı...

Çok çalışmalı, çok çalışmalı, yorulmadan, bıkmadan, inançla, her günün hakkını vererek çalışmalısınız...

* Egolarınızı gömecek bilgelik, başarısızlık ve yetersizlik durumunda bırakmayı bilecek izan şart...

Cesaret, cesaret, cesaret... Çünkü yalnızca cesurlar okyanuslarda dev dalgaların, kara bulutların, fırtınanın ardındaki güneşi görebilir.

***

Hocalı'yı unutma, unutturma!

Biz Türkler, Anadolu'nun kadim kültürü içinde yüksek vicdan, yüksek merhamet duyguları içinde yoğrulmuşuz...

Kötüyü çabuk unutuyor, kolay affediyoruz...

Bazen "aşırı iyimserliğimizin" bedelini deprem örneğinde olduğu gibi ağır ödüyoruz...

İnsanlar unutabilir ancak devlet aklı ve hafızası "unutmamak" için var...

Çünkü geçmişten ders alamazsak geleceği şekillendiremeyiz, aynı hataları tekrar tekrar yaşamak ve sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız...

26 yıl gibi kısa bir süre önce yaşanan Hocalı katliamı bile toplumda neredeyse unutuldu!

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında Ermeni çeteleri 613 Azerbaycan vatandaşını katletti... Görenlerin kanını donduran bu katliamda çetenin, acımadan, işkence ederek canlarına kıydığı insanların 106'sı kadın, 83'ü çocuktu!

Bu katliamın amacı Dağlık Karabağ bölgesini Azerbaycan Türklerinden arındırmak ve Ermenistan'a bağlamaktı...

Tarihin en kanlı ve korkunç etnik saldırılarındandı!

Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Özbek ile konuşuyorum;

"Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu'da çıkarılan ayrılıkçı isyanların, bölgede etnik temizlik kampanyasının liderliğini Ermeni Taşnak örgütü yürütmüştü. Aynı yüzyılın sonlarında yaşanan Hocalı katliamı da aynı etnik terör örgütünün günümüz temsilcileridir" diyor...

Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti'nin yüzde 20'si Ermenistan'ın fiili işgali altındadır.

Hocalı katliamının sorumluları ise "millî kahramanlar" gibi karşılanmakta, arka arkaya Ermenistan'ın Cumhurbaşkanı seçilmektedirler.

AKP hükümetinin Hocalı katliamının sorumlularının yargılanması için bir girişimde bulunduğunu ben duymadım... aksine Ermenistan ile "iyi ilişkilerin" gelişmesi için hazırladıkları "Ermeni açılımı" projesinin hâlâ dumanı tütüyor...

Başından "Türk""Türkiye" ifadesini kaldırmaya çalıştıkları Türkiye Barolar Birliği ise her yıl kamuoyuna çağrıda bulunuyor;

"Hocalı katliamının sorumluları hesap vermeli ve Ermenistan işgal ettiği topraklardan geri çekilmelidir!"

***

Baskılara rağmen hâlâ siyaset...

Hatırlayacaksınız, Yunanistan'ın Ege'yi bir Yunan gölü haline getirme girişimlerine ve Türk adalarındaki işgale karşı ilk eylemi Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi yapmıştı...

Parti Genel Başkanı Av. Kadir Kartal Türkiye'nin dört bir yanından gelen partililerle bir tekneye binmiş, tekneyi bayrak ve sancaklarla donatmış, işgal altındaki İzmir Koyun Adası açıklarında basın açıklaması yapmıştı. Yunan denizaltısı ve sahil güvenliğinin takibi altında eylemciler İstiklal Marşı okumuşlardı...

İşte o partiye bir katılım gerçekleşti... Rahmetli, büyük değer, yeri doldurulamaz bilge; Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün kurduğu Halkın Yükselişi Partisi, Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi'ne katıldı.

Egemen güçlerin hazine yardımı, belediyeleri, hazır oy depoları ve medyaları eşliğinde "siyaset yapılacaksa biz yaparız" böbürlenmesi arasında hâlâ direnen ve alternatif olmaya çalışan anti-emperyalist bu girişimleri destekliyor, "devam" diyorum...