2024 All Rights Reserved.

Teslimiyetten kahraman yaratmak: Türk halkının BOP nehrinde yıkanan algı

İsrail, One Minute ve MİT TIR'ları...

Teslimiyetten kahraman yaratmak: Türk halkının BOP nehrinde yıkanan algısı...

*

İsrail askeri istihbarat şefinin açıklaması malumun ilanıydı: "İsrail, Suriye'deki durumun IŞİD'in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor!"

 Bu açıklamanın mürekkebi kurumadan Ankara ile Tel Aviv'in "anlaştığı" haberi düştü ajanslara...

 İyi de; Türkiye ile İsrail ne zaman "kavga" etmişti?

 Bugünü anlamak için "One Minute" çıkışından, Arap Baharı'na, Mavi Marmara baskınından, MİT TIR'larına küçük bir hafıza turu yapmalıyız. Ormana bakarken ağacı fark etmeli, ağaca bakarken ormanı görebilmeliyiz.

 Birbiri ile çelişiyormuş gibi görünen bir çok olay, bölgenin dizayn ırmaklarında yıkanıyor,

 ve tüm ırmaklar BOP'a akıyordu...

 ***

2009 yılında Davos'ta dünyanın gözü önünde bir tiyatro yaşandı. İsrailli lider Peres'e Başbakan Erdoğan "siz insanları öldürmeyi iyi bilirsiniz!" diyerek dış politika tarihine "One Minute" olarak geçecek tokadı atıyordu.

 İnsanım diyen herkesin eleştirdiği, lanetlediği saldırıları nedeniyle, İsrail'in işittiği bu azar yüreklere su serpmişti.

 Erdoğan'ın salondan ayrılışı ise görülmeye değerdi. Hollywood filmlerini aratmayacak bir sahneydi! Üstelik bunu söyleyen, yani Davos'ta yaşanan krizin bir "kurgu" olduğunu iddia eden Erdoğan'ın hocalarından biriydi;

 Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş... Aynı zamanda AKP'nin kurucularındandı...

 Millî Görüş çizgisinin tarlası olan Millî Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) önemli isimlerindendi. Bu birlik Türkiye'de Refah Partisi'nden AKP ye uzanan süreçte sağ siyasetçilerin adeta bir okuluydu...

1970'te Erbakan'ın Millî Nizam Partisi'ne katıldıklarında Türk milliyetçiliğini terk etmişlerdi.

  ABD laboratuvarında üretilen darbeler, bu anlayışın önünü açarken, memleket sevdalısı gençler "ülkücü-komünist" ayrıştırması ile kırılıyordu.

 Ve tarihin garip bir cilvesi olarak, yıllar sonra; emperyalizmin tam kalbinden, MTTB serasında yetişen siyasetçilere açıkça "iş birliği" teklifi yapılacaktı.

 ***

Erbakan'ı "millîci" bulan emperyalist güçler Türkiye'de "yeni bir parti" kurmayı teşvik ediyorlardı.

Üstelik bu tarihi itirafı, yine siyasal İslam'ın sembol isimlerinden biri yapıyordu:

Abdurrahman Dilipak...

 Bakın neler söylüyor;

 "90'lı yılların ortasına doğru, siyasal İslam rüzgârları güçlü esmeye başladıktan sonra ABD, İsrail ve İngiltere'den Türkiye'ye sık gidip gelmeler başlamıştı. Kendileri ile iş birliği yapacak gruplar arıyorlardı (...)bizimle de temas kurmuşlardı. Görüşülen isimler arasında Tayyip Bey ve Abdullah Bey de bulunmaktaydı. Hatta bu müzakere ekibinin içinde ben de vardım."

Dilipak'a göre, ABD, İngiltere ve İsrail'in AKP'den talepleri şöyleydi:

1. Biz sizi iktidara taşıyalım.

2. Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim

3. Size gerekli her türlü finansal desteği getirelim.

Daha sonra Merkez Parti Başkanı olacak Abdurrahim Karslı'nın evinde gerçekleşen bu konuşmada AKP'ye biçilen misyonu, Dilipak şöyle anlatıyordu:

1. İsrail'in güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız.

2. Sınırların değişmesi ve düzenlenmesi anlamında Büyük Ortadoğu Projesi'ne destek olacaksınız, hayata geçireceksiniz.

3. İslam'ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız.

***

Durum net değil mi?

"One Minute" çıkışı ile kahramanlaştırılan, Orta Doğu'da posterleri asılan, hakkında konferanslar düzenlenen, sergiler açılan Erdoğan, başından beri İsrail ile yakın ilişki içinde... Hatta Amerikalıların deyimi ile "İsrail'in radarı"ndaydı...

Davos'tan bir yıl sonra, 2010 Mayıs'ında "neden ısrar edildiği" hâlâ soru işareti olan Mavi Marmara olayı ile İsrail-Türkiye ilişkileri görünürde "iyice" gerginleşecekti.

Ve aynı yıl, Orta Doğu'ya sözde demokrasi getirecek Arap Baharı başlatılacaktı.

Bu nasıl bir "bahar" ise bölgeye şiddetli çatışmayı, etnik ve mezhepsel ayrışmayı, bölünmeyi getirecek, Suriye'yi parçalayacak, IŞİD belasını doğuracaktı!

Tüm bunlar, BOP'un basamaklarıydı...

İsrail silahlarının IŞİD'in mevzilerinde bulunduğu, yaralı militanların İsrail desteği ile tedavi edildiğini de unutmayalım.

İsrail Askeri İstihbarat Şefi Halevi gibi, eski İsrail Savunma Bakanı da; İran'a karşı IŞİD'i tercih edeceklerini gizlememişti.

 Peki PKK'nın Suriye uzantıları dünyaya nasıl pazarlanıyor?

"IŞİD ile savaşan kahramanlar!" denilerek...

 IŞİD ile savaş, ABD ve vurucu gücü PYD'ye alan açıyor!

 İsrail ile "sözde" kavgalı Türkiye de; bölgede benzer/eşdeğer/aynı politikanın mühendisliğini yapıyor.

İsrail, Esad'a karşı IŞİD'i tercih ederiz derken, Erdoğan da Esad'a karşı "MİT TIR'ları" adı ile sembolleşen silah ve mühimmat kamyonlarını sınırın öte yanına göndermedi mi?

 ***

Gazeteler yazıyor, TV'lerde "şenlik" var...

İsrail ile Türkiye anlaşmış!

Sahi, kavga ne zamandı?

 Emperyalizm; dev halkla ilişkiler çalışması, haber ajansları, TV'leri, uzmanları, yorumları, filmleri ile olayları ve olguları algı nehirlerinde yıkayıp, allayıp pullayarak sahneye koyuyor...

İş birliğinden "düşmanlık", teslimiyetten "kahramanlık" yaratıyor...

Ve algının tüm nehirleri BOP'a akıyor...