2024 All Rights Reserved.
Bu köşede zaman zaman büyük fotoğrafa bakıp, "dünya nereye gidiyor?" sorusuna yanıt arıyorum...
ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı ulusal güvenlik strateji belgesini okurken, "dünyanın hakimi kim olacak?" sorusunun yanıtı, ucundan kendini gösteriverdi.
Trump, Rusya'yı ve Çin'i ABD değerlerine meydan okuyan rakipler olarak değerlendirdi... Böylece; biri kıtasal (Rusya) diğeri küresel (Çin) iki büyük gücü karşısına aldığını açıkça ilan etti.
Trump'a iki ülke de tepki gösterdi. Pekin "Çin'in yükselişini artık kabullenin" derken, Moskova "Rusya'nın ABD için tehdit olduğu açıklaması kabullenilemez" dedi.
Böylece ABD Başkanı Trump, dünya satranç tahtasında iki büyük oyuncuyu ortak hareket etmeye yönlendirmiş oldu!
Bu gelişmelere baktığımda, Trump'ı, Nasrettin Hoca fıkrasındaki "bindiği ağacın dalını kesen adam" durumunda görüyorum. ABD'nin özellikle Çin'i karşısına alması, birbirine bağlı iki büyük ekonominin de zarar görmesi ile sonuçlanacaktır. Çin'den gelen açıklamalar da bu yönde...
Çin Washington Büyükelçiliği'nden ABD'ye; "kendi ulusal çıkarlarınızı başka ülkelerin ulusal çıkarlarından ve uluslararası topluluğun çıkarlarından üstün tutmanız bencilliktir!" denildi... ABD'den, Çin'in kalkınmasını ve gelişmesini kabullenip, kendisini buna uyarlaması istendi...
Kremlin Sözcüsü Peskov ise Trump'ın strateji belgesini, "ABD'nin tek kutuplu dünya düzeninden vazgeçme konusundaki isteksizliği" olarak yorumladı.
Çin Komünist Partisi'nin yayın organı The Global Times ise "ABD'nin Çin'i dizginlemesi olanaksızdır" ifadesine yer verdiği analizinde, benim de sıkça bu köşede yer verdiğim; Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" projesine dikkat çekti. "Çin büyümeye ve nüfuzunu yaymaya devam edecektir" denildi...
***
Gördüğünüz gibi sular giderek ısınacak... Biz yine büyük sorumuza dönelim.
"Küresel mücadelede, kimin bileği bükülecek?"
Stratejist, emekli General Nejat Eslen'i aradım. Çünkü en son yazdığı kitabı; Küresel Güç Mücadelesi'nde tam da bu sorunun yanıtını arıyor ve geleceğe ışık tutan değerlendirmeler yapıyordu.
Hatta öyle söyleyebilirim ki; Trump'ın açıkladığı ulusal güvenlik belgesi, Eslen Paşa'nın kitabında aradığı soruların bir yanıtı gibiydi...
Eslen Paşa anlatıyor; "ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisi, Rusya ve Çin'i rakip gösterirken bunlara 'revizyonist güçler' diyor. Yani ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturduğu liberal ekonomik düzeni esas alan kurallara dayalı uluslararası sistemi bozacaklarını ima ediyor. ABD'nin asıl kaygısı bu."
Nejat Eslen, ABD'nin, Çin ve Rusya'yı mevcut uluslararası düzene tehdit olarak gördüğünü, ayrıca bölgesel güç olarak Ortadoğu'da İran'ı, Asya Pasifik'te Kuzey Kore'yi teröre destek ve nükleer program iddiasıyla düşmanlaştırdığını belirtiyor. Trump'ın tehdit gördüğü bir başka mesele de radikal terör...
Peki, ABD mevcut gücü ile Çin ve Rusya'nın jeopolitik ihtiraslarını engelleyebilir mi? Hem İran ve Kuzey Kore'yi "hizaya getirip" hem terör ile mücadele edebilir mi? Yani hem Asya Pasifik'te, hem Ortadoğu'da hem de Avrupa'da güçlü olabilir mi?
Eslen Paşa "imkansız" diye yanıtlıyor. Stratejinin kurallarına ters bir durum diyor, bu nedenle "Trump'ın açıklamasının stratejiden çok psikolojik bir anlamı var, korkutmaya yönelik" diye ekliyor.
***
Gelelim Türkiye'ye...
ABD'nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nin Türkiye'ye şu şekilde yansıyacağını bekleyebiliriz:
* Türkiye Atlantik yapısına sıkı sıkıya bağlı olmalı,
* Türkiye, İran ve Rusya'nın karşısında, ABD tarafında yer almalı
* Türkiye Ortadoğu'da Kürt devletine onay vermeli
* Kendi içindeki Kürtleri "özgürleştiren" siyaset yapmalı.
Peki bu başlıklar mümkün mü?!
O halde, ABD'nin açıkladığı yol haritası, bizim ülkemizin güvenlik çıkarlarını zora sokacak bir stratejidir...
***
Eslen Paşa başucu niteliğindeki kitabında, "Küresel güç mücadelesini Rusya'yı kim yanına alırsa o kazanır" diyordu.
Trump, ABD strateji belgesi ile, Rusya'yı Çin'e itmiş oldu.
2050'de "küresel patron" olacağını açıklayan Şi Jinping'in ekmeğine yağ sürdü.
Çin, tek başına mı güçlü yoksa Rusya ile mi?
Stratejinin önemli ismi Carl von Clausewitz'ın sözü ile özetleyeyim;
"Stratejide herşey basittir ama, bu herşeyin kolay olduğu anlamına gelmez..."