2024 All Rights Reserved.
İnsan bilmediğinden korkar...
Dünyanın kabusu Covid-19 salgını ile ilgili Türkiye’deki gerçek tablo nedir? bilmiyoruz...
Toplum sağlığı konusunda rakamlarla oynamak enflasyon oranları ile oynamaya benzemez...
Başından bu yana yaratılan bilgi kirliliği, bilim kurulundan bile gizlenen rakamlar salgınla mücadelede hatalar zincirine neden oldu.
Çünkü yanlış verilerle doğru yolu bulmak mümkün değildi...
Hükümetin pandemi önlemleri iflas etti...
Şimdi yine sorunu çözecek değil, hafifletecek, zaman kazandıracak bir yasak süreci başlatılıyor...
Yapılan açıklamalar hükümetin kafa karışıklığının da göstergesi. Tam olarak neyi nasıl yapacaklarına karar vermiş değiller...
Örneğin saat 10.00 ile 20.00 arasında her yer açık ama okullar kapalı... Oysa Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okulları açarken ‘en güvenli yerlerimiz okullarımızdır’ demişti...
Benim bu satırları yazdığım sırada iki kahraman sağlık emekçisi daha koronadan yaşamını kaybetti... Ön cephede yer alan sağlık ordusunu da koruyacak, çalışma koşullarını iyileştirecek tedbirlere ihtiyaç var.
Türkiye, kaybettiği her bir sağlık emekçisinin ailesine sahip çıkmalı... Onları hayatları boyunca rahat ettirecek tedbirleri almalı... Kahraman sağlık personeli içinde en riskli alanlarda görev yapanlar ‘devlet ailemi yüzüstü bırakmayacak’ duygusu ile çalışmalı...
Milletin parası ile saraylar yaptırmak, uçak filosu kurmak, yoksul halka petrol krallarının lüksü içinde yöneticilik yapmak... ‘İtibardan tasarruf olmaz’ zihniyeti... Halka yabancılaşmış yoz yönetimler...
Covid 19 neden meslek hastalığı sayılmıyor mesela? Koronadan yaşamını kaybeden sağlık emekçileri neden şehit statüsünde değil?!
Büyüklük devletin her bir yurttaşına verdiği değer ile ölçülür...
Dün Cumhuriyet’te Olcay Büyüktaş’ın haberiydi... İşyerleri kontrolden çıktı diyordu... Eylül’ün son haftasına göre hasta sayısı yüzde 400 artmış! Kronik hastalara, engelli işçilere, gebe ve emziren kadın işçilere ücret kesintisi yapılmadan izin verilmeli diyordu haberde...
Okuduğunuz zaman; nasıl yani, bu şartlarda, (hamile, kronik hasta vb) fabrikalarda, kalabalık işyerlerinde hala insanlar çalıştırılıyor mu? diye soruyorsunuz...
İzmir’de depremin acısı hala yürek yakıyor... Üzerine bir de koronadan ölüm artışları eklendi... İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, deprem sonrasında kentteki koronavirüs vakası ile ölüm sayısının 3 kat arttığını söyledi...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Ailelere rica ediyorum zorunlu olmadıkça evden çıkmayın, çocuklarınızı çıkarmayın. Önümüzdeki günlerde altından kalkamayacağımız çok ağır tablolarla karşılaşabiliriz...” diyor.
Soyer gönüllü karantina çağrısı yapıyor...
Türkiye, büyük şehirler başta olmak üzere yoğun bakımda... Bu kabustan kurtulmak ve taburcu olmak için hükümetin, ayrım yapmadan bilim insanlarına kulak vermesi gerekiyor...