2024 All Rights Reserved.
Ege’de umuda açılan binlerce göçmen gibi Irak’lı baba Oner Rahad da şansını denemişti. Eşi ve 4 çocuğu ile insan tacirlerinin tehlikeli kumarını göze almış, Kuşadası üzerinden Yunanistan’a geçmek istemişti.
Hatırlayacaksınız, daha geçen sene ağustos ayıydı.
Denize açıldıktan kısa süre sonra lastik bot devrilmiş, Rahad, 3 çocuğu ve eşini Ege’nin derin sularında kaybetmişti. Dalgalar içindeki can pazarını anlattığı cümleler insanlık tarihinin en ağır trajedilerinden birini özetliyordu;
“Bota binmeden önce organizatörlerden yelek istedim. ‘Yelek yok, bin’ dediler. Birinin elinde silah vardı; ‘Binmezsen öldürürüz’ dediler. Aşırı yük nedeni ile bot devrildi. 4 yaşındaki oğlumu tutabildim, kızım bana uzanmaya çalıştı, ancak onu kurtaramadım... “
Yüreğiniz yetiyorsa bu cümleleri bir kez daha okuyun... İnsanın başına gelebilecek en korkunç kıyamet değil mi?
Baba, yok olan ailesinin ardından gözyaşı döküp, “her şey bitti” diye ağlıyordu...
Ege’de yaşandı... Berrak sularına bakıp nefes aldığımız Ege’de... Büyüleyici güzelliği ile sadece cenneti hatırlatan Ege’de...
Ege’yi cehenneme çevirenler kimlerdi?
Bu hafta, yüzyılın en acı trajedisi kendini tekrar etti. Bu kez Bodrum açıklarında yaşandı insanlığın büyük ayıbı.
Cumhuriyet Ege’de ayrıntılarına yer verdik. 43 kişinin bindiği tekne kısa sürede battı. 3’ü çocuk, biri kadın 12 kişinin cansız bedenine dalgıçların yardımı ile ulaşılabildi. Sahil güvenlik ekipleri yetişmeseydi can yeleği verilmeyen göçmenlerin tamamı ölebilirdi.
Soruyu tekrar edelim; Ege’de insanlığın onurunu batıranlar kimlerdi?
Yalnızca kaçakçılar mı?!
Bu acımasız ticaretin rantı büyük; yüzbinlerce Avro tek seferde toplanıyor.
Bugüne kadar 200’e yakın insan taciri tutuklanmış ama bitecek gibi değil.
800 binin üzerinde göçmen Yunanistan’a geçmeyi başarmış ancak ölenlerin sayısı tam olarak bilinemiyor. On binlerle ifade ediliyor!
Hükümetin yanlış Suriye politikası ve sonrasında yaşanan göç dalgasını yönetemeyişi Türkiye’nin asıl beka sorunlarından birini oluşturuyor. Batı’nın mültecilerle ilgili nasıl duygusuz, tek yanlı ve “korumacı” olduğunu izliyoruz.
Türkiye’ye göç dalgasında son istasyon görevi verilmiş. Umuda döşenen rayların bitiş noktası...
Batı, katma değer yaratacak, kullanabileceği göçmenleri “seçerek” alıyor. Gerisi Türkiye’nin giderek büyüyen bir sorunu olarak endişe yaratıyor.
Ülkemizi son durak olarak görmek istemeyenlerin Ege’de canları pahasına çıktıkları yolculuk devam edecek.
Başta Ege’nin yerel ve kamu yöneticileri, iş dünyası ve sivil toplum örgütlenmeleri olmak üzere tüm bölgenin bu trajediye karşı sesini yükseltmesi gerekiyor.
Hükümetin bir an önce daha ciddi tedbirler alması sağlanmalıdır. Sorunun kaynağı göçe neden olan dış politik hatalardır. Kök sorun; yanlış politikalardır. Doğu Akdeniz’de son aylarda yaşanan gelişmeler, daha önce olduğu gibi bugün de; Türkiye’yi zorunlu olarak Suriye ile işbirliğine götürüyor.
Ankara kör inadından vazgeçer ve büyük resme bakabilirse;
Iraklı acılı babanın “her şey bitti” sözü üzerine, “her şey yeniden başlıyor” cümlesini kurabiliriz...
“Aydınlanma devriminin büyük öncüsü İlhan Selçuk’a saygı ile...”