2024 All Rights Reserved.

Unutursan, anlayamazsın...

Bir zamanlar ABD'nin topraklarımızda konuşlandırdığı Çekiç Güç'ün, Türk askerine pusu kuran, gencecik Mehmetçikleri şehit eden PKK'ya verdiği desteği unutursanız, Suriye'nin kuzeyinde PKK'ya kalkan olan ABD askerlerini anlayamazsınız...

Uğur Mumcu başta olmak üzere, İsrail'in PKK desteğini deşifre etmeye çalışırken faili meçhul cinayetlere uğrayanları unutursanız, İsrail'li General'in bugün; "PKK terör örgütü değildir" sözünü anlayamazsınız...

Bülent Ecevit'in "Irak'ın toprak bütünlüğü korunmalıdır" diyerek ABD'nin Irak operasyonuna karşı çıkmasını, ardından ekonomik kriz ve siyasi ajanlar yolu ile yıkılmasını unutursanız, Ecevit'in ardından iktidar olan AKP döneminde, sınırlarımızda neden iki Kürt devletinin fiilen oluşturulduğunu anlayamazsınız...

Oslo'da MİT ve PKK arasında yapılan pazarlıklarda masanın başındaki İngiliz ajanın hakemliğini unutursanız, PKK'nın Kürtlerin değil, emperyalizmin çıkarlarına hizmet ettiğini anlayamazsınız.

Yaşananlar aşk acısı değil ki, unutmaya çalışalım!

Türkiye cinayetleri, ihanetleri unuttu... terörün arkasında "kapı gibi" duran devletleri görmezden geldi!

Oysa devlet aklı, balık hafızalı olamaz. Devlet, tehditlere sırtını dönemez, deve kuşu gibi kafasını kuma gömmez.

***

Devekuşu diplomasisi...

AKP, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne yönelik sonuçları olacak, bölgede atılan adımlara, stratejilere uzun süre "kayıtsız kaldı". Suriye savaşında taraf olarak, Suriye'nin bölünmesine destek vererek Türkiye'nin bütünlüğünü de tehlikeye attı.

Hatırlayın;

Türkiye bölgede, emperyalizm ve İsrail'in çıkarlarına uygun olarak dizayn edilen Kürt devletçiklerine AKP'ye kadar direniyordu. Bu direnişi; "kırmızı çizgilerimiz" diye özetleyerek hem asker hem de hükümetler ve dış işleri bürokrasisi uyum içinde sürdürüyordu. Özal zamanında zorlanan ama tam anlamı ile kırılamayan bu çizgiler, AKP ile birlikte ortadan kaldırıldı.

Devlet aklı ve refleksi yerle bir edildi... AKP statükocular, monşerler diyerek eleştirdiği bu aklın ve stratejinin yerine "yeni Osmanlıcılık" hayalini inşa etmeye çalıştı.

Oysa yeni Osmanlıcılık, emperyalist bir tuzaktı... Sonuçları ortada.

Ankara kafasını kuma gömerek politika yapadursun, Barzani ve İsrail artık açık açık hedeflerini dile getiriyorlar.

Barzani'nin televizyonunda hava durumu raporu verilirken, Türkiye'nin neredeyse yarısının "Kürdistan" bölgesinde gösterilmesine ses çıkarmayacaksınız...

Kürdistan'ı adım adım kurarken Peşmerge liderlerinin "ayar veren", Türkiye'yi tehdit eden açıklamalarını yok sayacaksınız...

PKK ile "al gülüm ver gülüm" ilişkisinde olan Barzani'yi "devlet başkanı" gibi Ankara'da ağırlayacaksınız...

Şimdi çıkıp Barzani'nin bağımsızlık için referanduma gitmesine şaşırmış gibi yapacaksınız?!

Ankara'nın referanduma gösterdiği tepki de "göstermelik..."

Borsa'da bir terim vardır. "Satın almak"... Olacak bir gelişmeyi yatırımcılar olmuş gibi kabul ederek hareket eder... Böylece olay sanki olmuş gibi kabullenilir ve ona göre hisse satın alınır...

Ankara'nın tepkisi Barzani'nin referanduma gitmesini "satın aldığını" gösteriyor.

Referandumdan "bağımsızlık" çıkacağına göre sormak gerekiyor;

Ey iktidar, başka "satın alınmış" gelişmeler var mı? Varsa Türk milleti ile paylaşır mısınız?