2024 All Rights Reserved.

Yalan rüzgarı belgeleri savurabilir mi?

Kılıçdaroğlu Man adası belgelerini açıkladığı gün yazdım:

"Bu belgeler karşısında AKP, medya gücü ile; bilinen 'inkar' ve 'değersizleştirme' sürecini başlatacak..."

Günlerdir bu filmi izliyoruz... TV ekranlarında merkez medya dahil, fincan gibi dizili "aklayıcılar" belge-bilgi konuşmayıp hamaset üretiyorlar.

Oysa büyük soru ortada duruyor: Erdoğan ailesine ait bu para trafiğinin kaynağı nedir? Hangi ticari işlemin karşılığı yapılmıştır?

***

Hem Zarrab hem de Man Adası meselesi ile ilgili "Eğer belgeler doğruysa..." ifadesini başa koyarak bu yazıyı yazıyorum.

Benim belgelerden anladığım, para trafiğinde, Erdoğan'ın eniştesi, oğlu, kardeşi ve yakını üzerinden hem gelen hem de giden paraların olduğu... Savcılık incelemesi (bağımsız olacağı inancı ile) ve uzman müfettiş gözü 148 sayfalık belgelerden anlamlı bir hikaye çıkaracaktır.

Ama ister gelen, ister giden para olsun; bu paraya konu olan kişilerin toplamda eski para ile 60 Trilyon liralık ticari işlemin kaynağını açıklaması gerekir.

Oysa AKP ve medya, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP üzerinden estirdiği yoğun bir dezenformasyon süreci ile toplumu olayın özünden uzaklaştırmaya çalışıyor!

Bakın ne diyorlar:

CHP'nin belgeleri açıkladığı zamanlamaya dikkat! Zarrab Davası ile eş zamanlı yapıldı. Bu nedenle Zarrab Davası'nın arkasındaki ABD-FETÖ ile Kılıçdaroğlu'nun ilişkisi vardır!

Öncelikle ben tam da buna itiraz ediyorum. Kılıçdaroğlu'nun Man adası belgelerini Zarrab Davası ile eş zamanlı açıklaması zamanlamanın kötülüğüne işarettir! Çünkü medyada iki farklı konu birbirine girmiştir. Zarrab Davası da, Man Adası Belgeleri de aylarca gündemi oluşturacak büyük haber niteliğindedir.

Ancak bu iki farklı büyük skandalın yani Zarrab davası ile Man Adası Belgelerinin aynı torba içine atılıp tartışılması AKP'nin işine geliyor. Çünkü ABD, dış güçler, milli mesele, ihanet, milli dava, Türk milletine kumpas gibi bir dizi mikser olgu, bu torbanın içine katılıyor...

Netleştirmek için açmama izin verin:

ABD Türkiye'den ne istiyor?

* ABD, İsrail'in güvenlik kaygılarını merkeze oturttuğu Ortadoğu politikasından milim taviz vermez. Bu nedenle hedefe koyduğu İran'a karşı Türkiye'nin desteğini istiyor.

* İran'ı düşmanlaştırırken Türkiye'nin "bölge ülkeleri ile işbirliği" politikasından vazgeçmesini bekliyor. (İşbirliğini, Suriye örneğinde olduğu gibi Türkiye'nin tam olarak yaptığı söylenemez)

* Türkiye'den sınırlarında Kürt devleti oluşumlarına karşı kayıtsız kalmasını bekliyor.

* NATO'ya koşulsuz itaat ve Türkiye'den Avrasya yönlü politikalarının terkini istiyor.

Peki ABD'nin bu istekleri yeni mi?

- Değil!

ABD planlarının Zarrab Davası ile ilgisi nedir? 

- Erdoğan hükümetini istediği zemine çekmek için kullanıyor olabilir.

Peki Erdoğan hükümeti ne yaptı da ABD'nin şantajına maruz kalıyor?

- Zarrab gibi kriminal bir adama Türkiye'nin gizli bilgilerini verdi!

- Devletin bankasını yasadışı olduğu anlaşılan iş ve işlemlerin odağı haline getirdi.

- İran'a yapılan, bir kısmı gerçek, bir kısmı ise hayali olan milyarlarca dolarlık ticareti rüşvet almanın modeli haline getirdi.

ABD açısından İran ambargosunun delinmesi hadisesi ise; Türkiye açısından bu başlıklara bakıldığında zurnanın son deliğidir.

Tüm bu fotoğrafa bakıldığında olması gereken öncelikle Türkiye'de hukukun işletilmesidir! Yani hem Zarrab davası hem de Man Adası Belgeleri ile ilgili savcıların görevini yapması ve Türk hukuk sisteminin bu iki büyük iddiayı karara bağlamasıdır.

Benzer iddiaların yüzde biri Batı demokrasilerinde hükümetlerin istifası ile sonuçlanır. Ancak bizde bunu beklemek hayalcilik olacağından, AKP'den beklenen 2018 yılı yaz aylarında bir seçimle güven tazelemesine gitmesidir...

Kafa karışıklığına karşı son kez tekrar edelim:

AKP İran'a yönelik ambargoyu TBMM onayı ile delseydi bu millet sonuna kadar hükümetin arkasında dururdu!

Ancak iddialar şunu gösteriyor; Zarrab gibi uluslararası kriminal bir tip, Türkiye'yi yöneten etkili makamları rüşvetle kendine bağlamıştır. İran ile ulusal çıkar temelli ilişkiler, Zarrab'ın rüşvet çizelgesinde hiç bir yere oturmamaktadır!

Bakalım medyada estirilen hamaset ve yalan rüzgarı, belgeleri adaletin adasından savurabilecek mi?