2024 All Rights Reserved.
90’ların sonu 2000’lerin başıydı...
Kredi dosyalarının bazıları bakan ricasıydı, bazılarına “Başbakan yakını” notu düşülmüştü.
Hükümete yakın ayrıcalıklı iş insanları kamu bankalarından kredi kullanıyor ve bu krediler geri dönmüyordu...
Ziraat Bankası, Halk Bankası ve VakıfBank’ta milyonlarca lira “görev zararı” oluşmuştu...
*
Kamu bankaları ile eşzamanlı özel bankalarda da daha vahşi bir soygun düzeni kurulmuştu...
Türkiye’nin 22 büyük bankasının kasası, sahipleri tarafından boşaltılmıştı.
Banka soymanız için banka kurmanız yeterliydi...
Bu bankacılar içinde yalnızca Mehmet Emin Karamehmet’i ayırıyorum... Çünkü kendisine yapılan, Turkcell başta olmak üzere sahibi olduğu varlıklara yerli/yabancı el koyma operasyonuydu... Ayrı bir yazı konusudur.
AKP, işte böyle bir yolsuzluk ikliminde küresel finans baronlarının ve içeride sermaye temsilcilerinin de desteği ile Türkiye’yi yönetmeye hazırlanıyordu.
*
Söz konusu bankalar yerli yabancı bağımsız denetime tabiydiler... Ancak sanki gizli bir el yapılan hırsızlıklara yol veriyor, yabancı denetim şirketleri bile banka soygunlarını rapor etmiyordu...
Sonrasını biliyorsunuz... AKP yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edilecek sloganları ile iktidar oldu.
İlk iş, Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu... Komisyon eski iktidar döneminin yolsuzluk dosyalarını, benim belgeleri ile yazdığım çok sayıda haberi de sayfalarına katarak raporlaştırdı...
Kamuoyuna “ne kadar temiz olduklarının” mesajını veriyorlardı...
Kısa süre sonra AKP, kendi bankasını soyan iş insanları ile “anlaşmaya” başladı.
Aynı durumdaki, aynı soygun yöntemine imza atmış bazı ünlü isimleri kurtarırken bazılarını batırdı...
Ve ben önceki hırsızlıkları yazdığım gibi bunları da yazdım...
*
Batık bankaların ve sahiplerinin; medya kuruluşlarından yalılara, lüks yatlardan arazi ve arsalara kadar milyarlarca dolarlık varlıkları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi. Fon elbette iktidara bağlıydı ve kapalı kapılar ardında ilk büyük servet transferi, eski batık bankacılardan AKP yandaşlarına TMSF üzerinden yapıldı.
AKP, merkez medyayı ele geçirmeye TMSF üzerinden başladı.
*
Siyasal İslamcı yeni iktidar, “milli” gömleğini Erbakan’ı tasfiye ederek üzerinden attı. Artık “devlete ait hiçbir şey devlette kalmayacaktı!” Özelleştirmeler yolu ile ne varsa satıldı. AKP, kısa sürede Cumhuriyet tarihinde yapılan toplam borçlanmayı misli ile katlayarak ve bu borcu tefeci faizi ile ödeyerek küresel finans sistemine diyetini ödedi...
*
İçeride ise TÜSİAD’ı hedef alıp yerine TUSKON (FETÖ yapılanması) ve MÜSİAD gibi işadamı örgütlerini kurdu ve büyüttü.
*
20 yılda Atatürk Türkiyesi’nin tüm birikimleri yağmalandı... Herkesin gözü önüne adalet terazisi tek adamın eline verildi. Karşıdevrimin geldiğini gören ve direnenler zulme, hapse, türlü baskılara uğradı...
Ve bugün... Yolun sonu ilk kez görünüyor...
*
Yüzde 50+1’i tartışmaya açan ve çıkış yolu arayan iktidar, muhalefet hata yapmazsa sandığı kaybetmiş görünüyor.
Her ihaleden, her “mega projeden” yolsuzluk akıyor...
İşte, şehir hastaneleri... İşte, yap/işlet/ devret projeleri... Köprü, otoyol, tünel, havalimanı inşaatları...
*
Daha dün TELE 1’de, CHP’li Deniz Yavuzyılmaz ile TCDD ihalesinde 200 milyon doları devlet hazinesinden çalıp, yapılan işleri yüzlerce kat şişirerek cebe indiren haramzadeleri konuştuk.
Önceki iktidarı, kamu bankalarında zarara neden olmakla, kredi adı altında yandaşları zengin etmekle eleştirdik. Bugün, sadece Demirören Grubu’nun Ziraat Bankası’ndan kullandığı ve geri ödemediği kredi tutarı 750 milyon dolar! Tüm kamu bankalarının tarihleri boyunca yaptıkları görev zararını, batık krediyi toplasanız bu rakama ulaşamaz...
*
Yoksul halka “Evini az ısıt, lokmayı küçült” diyen Saraylılar, kendilerine gelince görülmemiş bir pervasızlıkla kamu kaynaklarından zengin oluyor. Petrol şeyhlerini kıskandıran hayatları, pudraşekerleri, milyon dolarlık partiler, arsızlık ve aşırılıkları ile ortaya saçılıyor...
Çürüme, iktidarın sonunu getiriyor...