2024 All Rights Reserved.

Zam yağmuru ve Mckinsey'in faturası!

Zam yağmuru peşi sıra...

Fahiş fiyatların sorumlularını; yani Erdoğan ve Bahçeli'yi dün izledik.

Ancak onlar, asıl sorumluyu bulmuştu! "Fırsatçı stokçulardan" söz ettiler.

Bahçeli daha ilginç bir söz daha sarf etti; "yapılan zamlar, fiyat artışları geri alınmayacak mı?" diye sordu...

Kime soruyor? Her halde hükümet ortağına...

Bahçeli'nin "zamlar geri alınsın" demesi bende şöyle bir beklenti yarattı;

* Fiyat artışına neden olan başta dolardaki artış olmak üzere, döviz gerileyecek,

* hükümet arka arkaya zam yaptığı elektriği ve doğalgazı eski fiyatına geri çekecek!

***

Saray'ın ekonomiye bulduğu ABD'li danışman da çareyi vatandaşın ekmeğini küçültmekte buldu!

Ya ne olacaktı?!

Bana danışmanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim...

McKinsey'den kimse;

* Türkiye'de bir kalkınma planı hazırlayın,

* Genç nüfusunuzu değerlendirin, üretim, yatırım ve ihracatın önündeki engelleri kaldırın,

* Verimli topraklarınızda ekilmedik yer bırakmayın,

* Rusya tarım ürünlerini dünyanın öbür ucu; Brezilya'dan, Arjantin'den, Şili'den, Uruguay'dan, Paraguay'dan satın alıyor. Denizin öte yanındaki komşunuza ürettiğinizi satın...

demesini beklemiyor.

Onların böyle bir derdi yok... Türkiye'de, küresel tefecilerin alacak memuru gibi  görev yapacaklar ve kısa zamanda para edecek ne varsa satılmasını isteyecekler...

Zaten yol haritaları da belli oldu;

* Daha çok özelleştirme yapılacak,

* Vergi gelirleri artırılacak...

Olmayan kazancın vergisini devlet nasıl alacak, vergi gelirleri nasıl yükselecek? yanıtı belli sorular... Dolaylı vergilerle vatandaşın canı çıkacak... 

Peki, kendi varlıklarımızı paraya çevirme noktasında "önemli tüyolar" verecek ve bunu denetleyecek olan McKinsey'e ne ödeyeceğiz? Saray'ın bunu bir an önce açıklaması gerekiyor...

McKinsey de herhalde, uluslararası işler yapan bir firma olarak, vergilerimizden ne kadar pay alacağını şeffaflık ilkesi gereği açıklayacaktır.

Sonuçta, danışmanlık yaptıkları özel sektör değil, vatandaşın vergileri ile ödemelerini yapan ve şeffaf olması gereken bir devlet kurumudur.

*

ABD'li şirkete ne ödeyeceğimiz merak konusu iken dün Yeniçağ'ın internet sitesine bir haber düştü; Londra Merkezli bir finans kuruluşunun ekonomisti olan Timothy Ash, "Erdoğan bütçe harcamasını azaltmak için McKinsey ile büyük bir anlaşma imzaladı. IMF daha ucuz olurdu" diyor!

McKinsey dünyada bol sıfırlı "kurtarıcı" çekleri ile tanınıyor. Tabi ki dolar cinsinden! Bu arada belirteyim, bu yönetim şirketinin dünyada pek çok ve daha popüler benzerleri var. Yani liyakati daha yüksek olanlar...

Acımasız rekabet ortamında, yönetim danışmanlık şirketleri arasında giderek yıldızı sönen McKinsey'in neden seçildiği sorusuna yanıt ararken, Ankara ofisinin ortağının AKP'li Beşir Atalay'ın damadı olduğunu da öğreniverdik!

IMF ya da McKinsey... İkisi de "ucuz çözümler" değil!

Benim gördüğüm; Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanması ile küresel tefecilerin insafına kalmış bir ülkenin, o tefecilerin araçları ile bu bataklıktan kendini kurtarma çabasıdır.

Benim gördüğüm; sağı solu patlak, su alan geminin yelkenlerini, giderek yoksullaşan Türk Milleti'nin nefesi ile doldurma gayretidir...

Nefesimiz yettiği sürece!...

McKinsey'in faturasını bilemiyorum ama krizin faturasını her günü geçim derdiyle dolu "sade vatandaş" ödeyecek...