2024 All Rights Reserved.
Tayyibe Demirel...
Anadolu'nun başımızın tacı, yürekli, cesur, aydın kadınlarından...
Kendi ifadesi ile; "erkekler okey taşı dizerken" köyünün yok edilmesine tertemiz yüreği ile barikat kurmuş bir aktivist...
Talana karşı yaşamı savunan...
***
TELE1'de yayınlanan Anında Manşet adlı programımda konuklarımdan biriydi Tayyibe Demirel.
Hükümetin zeytin alanlarını yağmaya açan yasa tasarısının kepçeleri, dozerleri onun köyünün de kapısına dayanmış:
"Hayatında tek bir zeytin ağacı dikmeyenler, bizim gibi toprakta sabahtan akşama deşinip de alın teri dökmeyenler, nasıl olur da bizim adımıza karar verirler!" diyor.
Daha ortaokulda evlendirilmiş "çocuk gelinlerden..." "Ah, bir okutsalardı beni" diyor... gözleri doluyor...
Sözlerinin arasında "tahsilli değilim ama..." diye sıkça yaptığı hatırlatma onun elinden alınan hayallerinin de bir özeti aslında...
***
Tayyibe Demirel zeytinlik talanına karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor. Aylardır, tüm köylü ile birlik olup Vali, Kaymakam dememişler...
Cumhurbaşkanı'ndan Çevre Bakanlığı'na kadar herkese, her kuruma mektup yazmışlar..
"Oruç ağzımla tarlada çalışıp, gölgede dinlenirken Meclis'e telefonlar açtım..." diye anlatıyor:
"Kıymayın, yapmayın" demiş... "Yaşadığımız köyde mutluyuz... Bu yasayı geçireceğinize, başımıza bir bomba atın, bizi diri diri mezara koyun daha iyi" diye yakınmış...
İnternetten arayıp bulun bu programı... CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Bodrum Çevre Platformu Başkanı av. Remzi Kazmaz ve Turgut köyü sakinleri vardı...
Tayyibe Demirel'i dinleyin... Bin tahsilli bir araya gelse onun gibi anlatamaz köyünü... onun gibi anlatamaz; "kurdun kuşun nasiplendiği zeytini, inciri, cevizi korumanın, hayatı korumakla eşdeğer olduğunu..."
***
Yatağan'ı çölleştirecek projeden Eylül ayında haberi olmuş... O sırada torunları için yeni zeytin fidanlarını dikiyormuş:
"Yeşilbağcılar köyü idi bizim yan köy... Şimdi ne yeşili, ne ağacı, ne toprağı kaldı... Cehennem çukuruna çevirdi makineler... Dozerleri benim tarlanın sınırında görünce korkum arttı, araştırdım ki sıra bize gelmiş!" diyor...
"Doğup büyüdüğümüz yerleri vermek istemiyoruz, zorla alacaklar" diye endişesini dile getiriyor.
Defalarca gündeme getirilip tepkiler üzerine geri çekilen zeytinlik katliamı projesinin sonsuza kadar toprağa gömülmesini istiyor...
***
Bir tehdit daha var Turgut köyü için...
İkinci bir termik santralin de izni için yıllardır kulis yapılıyor bölgede.
Köylüleri ikna amaçlı toplantı düzenleyen şirket temsilcilerini nasıl kovduklarını anlatıyor;
"Gelmişler evlendirme salonunda toplamışlar köylüyü... Termik santral için nasıl iş dağıtacaklar anlatıyorlar, koşarak gittim bir konuşma yaptım. O sırada cenazemiz de var dışarda... Komşumuz Gardelen Ahmet musalla taşında yatıyor, zehirli hava soluduğundan genç yaşta öldü. Defolun gidin köyümüzden dedim onlara, atalarımız gibi uzun ve huzurlu yaşamak istiyoruz dedim..."
5 yıl ses çıkmamış şirketten, kapandı sanmışlar konu ama yakın zamanda yine gündeme gelmiş...
***
Nazım Hikmet'in şiirlerinden çıkmış gibi bir kadın Tayyibe Demirel...
Kuva-yı Milliye kadınlarından...
Başörtülü, nur yüzlü, cesur... kurak toprağı emeği ile bereketli kılan, okula gidemese de yüksek zekası ve algısı ile dünyayı, hayatı çevreyi okuyabilen...
Muğla'nın köylerinde sıkça karşımıza çıkan kadınlardan...
Ben ona Zeytin Ana diyorum...
Zeytinliklerle ilgili korkunç katliam emri bir kez daha ertelendi, AKP bir kez daha frene basmak zorunda kaldı...
İyi ki varsın Zeytin Ana...